Hikâye zor bir türdür. Bir de Sait Faik’i,Refik Halit’i,
,Sabahattin Ali’yi,Aziz Nesin’i…okumuşsanız çıta daha da yükselecek ve beklentilerinizi karşılayacak türde hikâyeleri bulmak zorlaşacaktır.
“Meyaser’in Uçuşu” nda da ne yazık ki hikâyeler vasat bir edebî anlatıyı geçememiş. Aşırı betimleyici bir anlatım tercihi akışı bozmuş. Kurgular zayıf.Eserin belki de en sorunlu yönü,yazarın üstü kapalı bir şekilde sunduğu etnik mağduriyet algısının hikâyelerin önüne geçmesi. Birçok öykünün “yanan/yakılan ev(ler)” motifi üzerine oluşturulduğu göz önüne alınırsa -ki yakılan evlerin müsebbibini(?) okuyucu rahatlıkla anlayacaktır-öykülerin edebî değer taşımalarından ziyade bir “mağdur edebiyatı” görünümü taşımaları kaçınılmaz olmaktadır.