Bu antolojiyi hazırlarken, “Şiir çevrilemez”, “Şiir çevrilirse kaybolur” vb. düşünceleri rafa kaldırdım. “Çevirinin de şiiri vardır” ve “Çeviri bir şiiridir” temel düşüncesinden yola çıktım.
Şiirin evi neresi?
Şiirin evi insan yüreğidir: Acılarla, ayrılıklarla, coşkularla, tutku larla kavrulan insan yüreği! İnsan yüreğinin coğrafyası tüm evren! Insan yüreğinin hudutları yok! İşte tam bu noktada şiir, bizi özgürleştiren ve ölümsüzleştiren bir fırtına olarak giriyor yaşamımıza.
Şiir hiçbir dönemde tanımlanamamıştır.
Çünkü o, hiçbir tanıma sokulamayacak kadar büyüktür, değişkendir. Şiir üzerine söylenenler, yazılanlar şiirin nasıl olması gerektiği' konusundaki bireysel düşüncelerden öteye geçemez. Şiiri tanımlamaya çalışmak, rüzgâra eyer vurmaya çalışmaktır. Şair, şiirine kısa bir süre konukluk eder yalnızca. Hepsi bu!
Gecenin ortasında Gece. Hiçbir şey, gece. Güvensizlik, yoksa hiçbir şey... Yalnızlık ve çaba. Yaşa seviş ulaş. "Öyle bir zaman gelir ki insan olmadığı gibi görünmek istemez daha fazla. Daha yapacak ne çok şey var." Gecenin ortasında dünyada. Anlaşılmaz dünyada. "Bir parçası olacaktım fakat gördüm"