Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Çağdaş Hıristiyan Düşüncesinde Hıristiyan-Müslüman Diyaloğu

Monologdan Diyaloğa

Mahmut Aydın

Monologdan Diyaloğa Sözleri ve Alıntıları

Monologdan Diyaloğa sözleri ve alıntılarını, Monologdan Diyaloğa kitap alıntılarını, Monologdan Diyaloğa en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Luther'i müteakip Fransız reformcu John Calvin de lslam'ı Türklerle özdeşleştirerek lslam'la ilgili revaçta olan tek düze ve tahrip edilmiş Hıristiyan imajını sürdürmüştür. Ona göre: Türkler Mulıammed'i Tanrının oğlunun yerine koyduklarından ve Hı­ristiyan inancının en temel unsuru olan Tanrının bedende tezahür et­ tiğini kalıul etmediklerinden dolayı suçludurlar. Ve onlar bu şekilde binlerce insanı yanlış yola sevk ettiklerinden dolayı öldürülmeyi hak etmektedirlet.
Runciınan kaleme aldı­ğı haçlı seferleri tarihinde şu genel değerlendirmeyi yapar. "Haçlı ordularında çok fazla cesaret fakat çok az şeref ve onur; papaya ve onun emirlerine çok fazla bağlılık ancak çok az anlayış vardı. On­ların yüksek idealleri yaptıkları bayağılıklarla, zulümlerle, körleş­ miş; vicdanları ve dar kalıplılıklarıyla kirletilmişti. Bu şekilde de kutsal savaş Tanrı adına yapılan hoşgörüsüzlükten başka bir şey değildi ... "
Reklam
Haçlı seferlerinin sahip olduğu bu dini özelliği ünlü İngiliz şair Shakesperi'in iV Henry adlı şiiri­nin birinci bölümünde yer alan şu dizeler de ortaya koymaktadır: Bu yüzden arkadaşlar Mesih'in mezarı söz konusu olduğunda [yani onun mezarına ulaşınca­ ya kadar! onun askerleri olarak onun kutsal haçı altında [bir amaç uğ­runa] bir araya geldik ve savaşacağız. Kutsal bölgelerdeki paganla­rı kovmak için kollan annelerinin rahminde şekillenmiş [gelişmiş] olanlardan derhal bir İngiliz gücü toplayalım. Öyle ki o bölgelerde ön dört yüzyıl önce bizim için acımasızca çarmıha gerilen kutsal ayaklar yürümüştür.
Sekreterliğin amacı, doğrudan evangeli­ zasyon değil ancak evangelizasyona bir hazırlık olarak görülmeli­dir. Zira Marella'ya göre bu kurum, "kesinlikle muhatabının kendi inancını hemen bırakıp Hıristiyan olmasını arzu etmez. Çünkü o, kişinin itibarına ve özgürlüğüne saygı duyar. Bununla birlikte o, uygun ortamı yaratarak keneli inanç ve kanaatlerini muhataplarına enjekte ederek onları Hıristiyan inancına hazırlamayı arzu eder."
Sayfa 123Kitabı okudu
Irak bölgesi­nin Nesturi patriği Timothy'nin, Hz. Muhammed'in peygamberliği konusunda Abbasi halifesi el-Mehdi'in "biz Müslümanlar İsa'yı ger­çek bir peygamber ve Allah'ın elçisi olarak kabul ediyoruz. Ey Hı­ristiyanlar siz de niçin aynı şekilde Hz. Muhammed'i peygamber olarak kabul etmiyorsunuz?" şeklinde sorduğu soruya verdiği "Mu­hammed Tanrının birliğini ve iyi amellerin yolunu insanlara öğret­tiği için peygamberlerin yolundan yürümüştür" şeklinde verdiği cevabı kullanmaya teşvik eder. Bu şu demektir: Dinler arası diyalog sürecinde Hıristiyanlar, Müslümanlarla bir araya geldiklerinde veya diyaloga girdiklerinde Hz. Muhammed'in gerçekte tam bir peygamber olmadığını onun sadece bazı peygamberlik özellikleri­ni ihtiva eden ve bundan dolayı da peygamberlerin yolundan yürüyen bir kimse olduğunu ima etmeye çalışmaktadırlar.
Diyalog ilkeleri, sonraki ifadelerinde Muhammed'i, "milyonlarca [yüz milyon­ larca] insanı tek Tanrıya inanmaya ve ibadet etmeye sevk eden hu­susi vasıflara sahip büyük bir edebi, politik ve dini deha" olarak tanımlamaktadır.
Reklam
İntikam Tanrısı bizi Romalıların elinden kurtarmak için güneyden İsmail'in çocuklarını çıkarmıştır. Roma­'nın baskısından, kötülüklerinden, şiddet ve zulmünden kurtulup selamete ulaşmak bizim için az bir kar değildi.
Konsil dokümanlarında Hıristiyan olmayan dinler İncil'e bir hazırlık olarak görülmektedir.
Hıristiyan Vahyi ve Dünya Dinleri" adlı bir konferansta Hans Küng gibi bazı teologlar Hıristiyanlığı "sıradan olmayan bir kurtuluş vasıtası" olarak görürken Hıristiyan olmayan dinleri de "sıradan kurtuluş vasıtaları" olarak mütalaa etmiştir.
Sayfa 141Kitabı okudu
Örneğin, Papa II. John Paul 1994 'de yayınladığı Ümit Eşiğini Geçerken adlı eserinin bir bölümü "Muhammed " başlığı altında İs­lam'a ayrılmıştır. Ancak ne tuhaftır ki bu bölüme "Muhammed" adı­nı vermesine rağmen Papa, Hz. Muhammed'in rolü ve İslam inan­cındaki fonksiyonu ile ilgili hu bölümde herhangi bir bilgiye yer vermez. Bu bölümün en dikkati çeken yanı bir taraftan Müslüman­ların dini yaşamlarına saygı ve hürmet gösterilmesi gerektiğini vur­gularken diğer taraftanda Hıristiyan Tanrı öğretisi ve tenleşme doktrinini (inkarnasyon) reddettiğinden dolayı Müslüman Tanrı inancını tenkit etmesidir.
Reklam
Asıl ihtidanın bir inançtan diğer bir inanca dönmek değil, Tanrının yo­luna dönmek olduğu ima edilmeye çalışılmaktadır. Bu nedenle asıl önemli olan kişinin şu veya hu inançta olması veya bu veya şu inanca ihtida etmesi değil, onun tüm benliğiyle Tanrıya ihtida et­mesi ve O'na teslim olmasıdır.
Örneğin, Nostr a Aetate'de Katolik Kilisesi Hıristiyan olmayan dinlerdeki doğru ve kutsal şeyleri reddetmediğini, aksine onları "muhafaza edip", "iler­letmeye" çalıştığını "ilan eder" ve "onaylar" (NA 2). Ad Gentes' de de Kilise tabiilerini içinde yaşadıkları toplumlardaki insanları "on­larla diyaloğa girmek için "tanımaya", "saygı" ve "sevgi" gösterme­ye teşvik etmektedir. (AG. 1 1 : 1 ; 4 1 :5, 9).
Politik ve siyasi alanda ise Luther, Türkleri özellikle Hıristiyan Avrupa'nın içlerine kadar nüfuz edip tüm orta-Avrupa'yı tehdit eder bir pozisyona geldiklerinden dolayı İslam dini ile özdeşleşti­ rerek "Türk" ve "Osmanlı" terimlerini "Müslüman" terimi karşılığın­ da kullanılır olmuştur. Zira ona göre Türkler, Hıristiyan dünyanın, incilin mesajının gereğini yerine getirmemelerinden dolayı Tanrı­ nın Hıristiyanlara verdiği hir cezadır. Buna göre Tanrı, Hıristiyanla­ rın kutsal kitabın yani İncillerin öğretilerini yerine getirmemelerin­ den dolayı Türkler vasıtasıyla onları cezalandırmıştır. Hatta, ona göre Türkler Yeni Ahit'in Vahiy kitabında sözü edilen Gog ve Ma­ gog'dur. Bu bağlamda Luther Yeni Ahit'in V ahi y kitabında bulunan "sizin üstünüze bir kılıç getireceğim.Ulusların en kötüsü sizin evle­ rinize sahip olacak" ifadesindeki hu kılıcın Türkler, dolayısıyla da Müslümanlar olduğunu ileri sürer.
Din değiştirmenin diyalogun doğrudan amacı olmadığı, ancak diyalog sayesinde bazılarının Hıristiyan olabileceği" belirti­ lerek diyalog sürecinde din değiştirmenin mümkün olabileceği ka­bul edilmektedir. Ancak bu husus kabul edilirken tek taraflı olun­maktadır. Buna göre diyalog sürecinde sadece Hıristiyan olmayan­ ların Hıristiyanlardan etkilenerek Hıristiyan olabilecekleri kabul edilirken Hıristiyanların muhataplarından etkilenerek onların din­lerine geçmeleri hususu üzerinde durulmamaktadır. Halbuki diya­log sürecinde her şey karşılıklı olur. Buna göre tıpkı Hıristiyan ol­mayanların diyalog sürecinde Hıristiyanlığa geçiş yapabileceği gi­bi Hııistiyan olanların da diğer dinlere geçişine izin verilmelidir.
Sayfa 132Kitabı okudu
Öyle ki iki gün içinde yakla­şık 40.000'nin üzerinde Müslümanın katledildiği rivayet edilmekte­dir. Bu manzaranın görgü tanıklarından Aguilersli Raymond (Ray­ ınond o f Aguilers) gördüğü manzaranın veliametini şu sözlerle ifa­ de etmiştir. "Kudüs'teki mabet bölgesine giderken yolum cesetler­ le doluydu ve ayaklarım da dizlerime kadar kan içinde kalmıştım."