Sade bir dilde, hüzün dolu şiirsel bir anlatımla,
tasvirleriyle, geceye hayranlık yaratan, melodram havasında, iz bırakan bir kitap. Öykülerden en çok Yitik Gözün Boşluğunda etkiledi beni. Cenevre’nin arka sokaklarında, tehlikeli bölgelerinde, dışlanmış insanların arasında, gecenin karanlığına ilgi çekici, içimi acıtan bir yolculuğa çıktım. Ülkesinden uzakta, sürgün, sevgilisinden ayrılmış, bir gözünü kaybetmekte olan göçmen bir Türk kadınının, geçmişiyle acılı bağlantısı, nefreti, yara almış cinselliği, hırçınlığı, suskunluğu, kendi yarattığı umutlarla korkularının üstesinden gelmesi, yüreğinin derinliklerindeki göstermekten kaçındığı hüznü, yaraları, gösterdiğinde laf ettirmeyip azarlayarak kendini anlatmaktan kaçınması çünkü sevdiği öykü olan Mucizevi Mandarinde olduğu gibi, ne kadar kötülük görürse görsün güçlü oluşu, esas yaraları şefkatli davranışlardan, sözlerden alması.
Keyifli okumalar.