Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

En Eski Müşahedat Sözleri ve Alıntıları

En Eski Müşahedat sözleri ve alıntılarını, en eski Müşahedat kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Meşhur Danyel Hue'nin dediği gibi hikaye ve rivayet denilen şey, ya bir mevcudu tarif veyahut bir muhayyeli tasvir demek olup şey-i mevcudu tarife "tarih", şey-i muhayyeli tasvire "roman", yani masal derler. Asrımızda natüralist sınıfını teşkil eyleyen romancıların piri addolunan Emile Zola, romanlarına, Bir Familyanın Tarih-i Tabii ve içtimaisi namını vermiştir ki, işte Danyel Hue'nin bu hükmüne Tevfik-i harekette bulunmuş demektir.
Sayfa 14 - DergahKitabı okudu
Zamanımızın tabiîyun hikâye-nüvisanı ise fezail-i beşeriyeyi esafilin de, efazılın da kalplerinden bilkülliye silinmiş göstermeyi ayn-ı tabiat ve mahz-ı hakikat addediyorlar ki, işte en büyük hataları da da bundandır.
Sayfa 17 - DergahKitabı okudu
Reklam
Zira "bakmak" başka ve "görmek" de başka olup her etrafına bakınanlar, etraflarındaki şayan-ı müşahede şeyleri göremezler. Her gören de bunları başkalarına irae ve tarif edemezler. Romancı, fikir ve nazar-ı beşeri bu seyahat-i maneviyede delalet-i arifanesiyle irşat eylerse karilerine pek büyük hizmet eylemiş olur.
Sayfa 18 - DergahKitabı okudu
Bir de vapurun kıç tarafında kadınlar ile erkekler mevkiinin bir perde ile tefrik olunduğu yerde oturan gençlere sorunuz. Yalnız gençlere mi ya? Vücutları kocadığı halde gönülleri kocamamış bulunan ihtiyarlara da sorunuz. Şöyle bellerini küpeşte üzerindeki korkuluk demirlerine dayayarak arkadan arkaya denize doğru vücut sarkıtıp kadınlar cihetine doğru sevk-i nigâh-ı tahassürle perde-bîrûnlukta bulunan zevata sorunuz. Bakalım vapurun sürat veya bataetinden onların haberleri var mıdır?
Sayfa 23 - DergahKitabı okudu
Velev süllim, güllere gıpta-resan olan her handesi gönüllere ferah vermiyor da, devleri hirasan eden her işmizazı gözlere batıyor. Mesela her handesinde şaşaa-nüma olan güzel dişleri görenleri imrendirmiyor da ağzının şurasında burasında tek tük kalmış, kazıklaşmış, sararmış olan köhne kemikler insanı iğrendiriyor. Bu halde de nazarın işgal, fikrin taglit edilmemesi kabil midir?
Sayfa 24 - DergahKitabı okudu
Kadınlar bu vitr cihetindeki peyke üzerine oturuyorlardı. Müsellesin dıl'-ı tavili ile dıl'-ı asgarının teşkil eyledikleri zaviye-i kaime boştu. Biz de doğruca gidip o köşeye oturduk.
Sayfa 28 - DergahKitabı okudu
Reklam
Hatta lâkırdının bu kadar uzanmasından dilgîr olmaya başlamıştım. Ama kocakarıyı iskât kabil olabilir mi?
Sayfa 29 - DergahKitabı okudu
Yoksa gözlerim mi hata ediyorlar? Yoksa bu müşahede bir vahime-i dşağiyeden mi neşet ediyor? Bu da olabilir ya! İnsan ne kadar acaib ve garaibin tecelligâhıdır ki nispetle vehmin bu türlüsü hiç menzilesinde kalır.
Sayfa 41 - DergahKitabı okudu
İlk attığı hatvede o daracık kamaranın kapısı önüne varmış olduğundan güzel elini kapının pirinç topuzuna uzattı, açtı. ikinci hatveyi kapıdan dışarıya attı.
Sayfa 42 - DergahKitabı okudu
Matmazel! Sokak kapımızdan dışarıya çıkar çıkmaz bir hab-ı latiften bidar olacağım ki o müddetteki rüya müddet-i ömrümde emsalini görmediğim bir bahtiyarlık iken badema onun yalnız yâdıyla tecdid-i bahtiyariye çalışmak mecburiyetinde kalarak, yoksa tekerrür-i vukuunu bir daha hayalden bile geçiremeyeceğim değil mi?
Sayfa 62 - DergahKitabı okudu
969 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.