Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Tayyip ve Emine

Musa'nın Çocukları

Ergün Poyraz

Musa'nın Çocukları Gönderileri

Musa'nın Çocukları kitaplarını, Musa'nın Çocukları sözleri ve alıntılarını, Musa'nın Çocukları yazarlarını, Musa'nın Çocukları yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Hadi buyur..!
Küçükken Kur’anı öğrendiğini söyledi ama Tayyip, daha küçücük bir çocukken Kur’an okumayı öğrendiğini, camiye gidip namaz kıldığını, oruç tuttuğunu anlatıyordu. Hatta İlkokulda müdürü İhsan Aksoy’un sınıfta “Kim namaz kılacak” diye sorduğunda bir tek kendinin parmak kaldırdığını söylüyordu. Öğretmenin sınıfın ortasına bir gazete sererek “Haydi kıl bakalım” demesine, “olmaz, bu gazetenin üzerinde resim var, namaz kılınmaz” diye cevap verdiğini belirtiyor, yine aynı müdürün isteği ile İmam Hatip’e gittiğini anlatıyordu. “Küçük yaşta Kur’an okumayı öğrendim” diyen Tayyip, İmam Hatip’te Kur’an-ı Kerim ve Arapça’dan bütünlemeye kalıyordu.
Acaba .!?
Başbakan olduğundan beri ağzından bir kez bile “Türk milleti” sözü çıkmıyor, hep “Türkiye halkı” diyordu. Kaldı ki; gerek MSP Gençlik Kolları Başkanlığı, gerek RP İl Başkanlığı, gerekse Belediye Başkanlığı döneminde danışmanlığını yapan ve Tayyip’in; “Beynimin yarısı, bugünlere gelmemde çok emeği vardır” dediği Mehmet Metiner, Tayyip için “Türk değildir” diye açıklamalarda bulunuyordu.
Reklam
Acaba..!?
Ağustos 2004 yılında yaptığı Gürcistan gezisinde Gürcistan Devlet Başkanı’nın yanında; “Ben de Gürcüyüm. Ailemiz Batum’dan Rize’ye göç etmiş bir Gürcü Ailesi’dir” diyordu. Bu bağlamda Tayyip’in Gürcü olma ihtimali de kesinlik kazanıyordu. Kısacası; Tayyip Erdoğan Türk kökenli değildi. Zaten Türklük şuuru da taşımıyordu. Zorunlu olmadıkça Türk sözünü kullanmıyor, Türklüğü ve Türk milliyetçiliğini ayrımcılık olarak değerlendirdiğini çok kere vurguluyordu.
335 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
10 günde okudu
Acaba..!
Kitap, Recep Tayyip Erdoğan’ın hayatını ve siyasi yükselişini, dış güçlerin ve istihbarat örgütlerinin desteğiyle gerçekleştirdiğini iddia etmektedir. Erdoğan’ın çocukluğundan Cumhurbaşkanlığına kadar olan süreci, belgeler ve tanıklarla desteklenen iddialarla anlatmaktadır. Yayımlandığı dönemde büyük tartışmalara neden olmuş ve yazar hakkında dava açılmıştır. Okudukça ve iktidarın 22 yıllık dönemine baktıkça iddaalara hak vermemek elde değil.
Musa'nın Çocukları
Musa'nın ÇocuklarıErgün Poyraz · Togan Yayıncılık · 2007365 okunma
Acaba..!?
Başbakan olduğunda ilk ziyaretini Yunanistan’a yapmış, Ramazan ayında olduğumuz halde orucunu tutmamıştı. Oysa hayatını anlattığı “Bu şarla burada bitmez” adlı kitapta her zorluk karşısında orucunu bırakmadığıyla övünüyor, hatta röportaj günü Ramazan olmadığı halde oruç tuttuğunu söyleyerek reklâmını yapıyordu. Erdoğan Simitis’le gerçekleştirdiği görüşmelerde iki saati aşkın baş başa kalmıştı. Bu görüşmelerde konuştukları dil merak konusu olmuştu. Öyle ya, Tayyip İngilizce bilmiyor, Simitis ise Türkçe’den anlamıyordu. Sonunda Tayyip bu olaya da açıklık getirdi. Anlatımına göre ilk patronu Rum’du.
Potamya mı Güneysu Beldesi mi?
Potamya’nın gururu Tayyip, Başbakan olarak memleketi Rize’nin Güneysu Beldesi’ne gittiğinde hemşehrileri kendisini ‘Potamya’ya Hoşgeldjn’, ‘Potamya’nın Gururu’ pankartlarıyla karşıladı. Buralar Güneysu olarak bilinirdi. Potamya ne demekti? İşin aslı çok geçmeden ortaya çıkıyordu: Güneysu Beldesi’nin Rumca ismi Potamya’ydı. Bu beldenin ahalisinin bir kısmı sonradan Müslüman olmuş(!) Rum’du. Hala beldenin Rumca adını kullandıklarına göre Türklüğü içlerine tam sindirememişler demekti. Tayyip Erdoğan bu pankarttan rahatsız olmadı. En ufak bir tepki göstermedi.
Reklam
Mezarcı & Tayyip
Mezarcı, Tayyip gibi Batum’lu olduğunu vurguladığı konuşmasında şunları söylüyordu: “Atatürk milliyetçiliği ne demek? Herkes Türküm diyecek, ne yani, senin hatırın için ben anamı babamı inkâr edeyim. Ben senin atan gibi veled-i zina mıyım? Ben Batum’luyum benim köküm belli...” Tayyip de aynı tarihlerde Almanya’da yaptığı konuşma ile Mezarcı’ya adeta destek veriyordu: “Ne mutlu Türküm diyene ne demek? Sen ‘Ne Mutlu Türküm Diyene’ dersen, o da ‘Ne Mutlu Kürdüm Diyene’ der...”
At Sineği Ve Bu Adamı Kullanın
Haziran 2005 tarihinde Oval Ofis’te Bush, Condi, Erdoğan ve Gül otururken, kapı aralığından içeri bir at sineği bırakılır. At sineği herkesin bildiği gibi atın kıçında dışkıyla beslenen bir sinek çeşidiydi. Bush at sineğine hamle yapar ama kaçırır, Condi de yakalayamaz, Gül sineğin peşinden hoplar zıplar ama nafile, Erdoğan’sa donuk gözlerle izler. Bush bir süre önce Erdoğan’ı at pazarlığı yapmakla suçluyordu. Şimdi diyeceksiniz ki, “Ne var bunda?..” Tabi ki bir şey yok. Beyaz Saray da at pazarlığı yapmakla suçlanan zatın misafir(!) edildiği günde at sineği... Tayyip’in Fındık Tüccarı olan danışmanı Kürt Zapsu, ABD’ye...
Akdamar Kilisesi’ne ‘Erdoğan’sız’ Açılış
Yenilikçi hareket diye lanse edilen, dönüşümcülerin bir diğer özelliği de türbe şovlarının yanında her fırsatta Kilise açmalarıydı. Şükrü Karatepe RP Kayseri Belediye Başkanı iken Kayseri’de Ermeni kilisesi açmış, “Hoşgörüyü Ermenilerden öğrendik” demişti. Onu Trabzon belediyesi takip etmişti
Kıbrıs’ı Hançerleyen Dörtlü
Nail Bulut, Aydınlık dergisinin 2 Şubat 2003 tarihli sayısında şunları yazıyordu: “Cüneyd Zapsu, Ömer Çelik, Cengiz Çandar, Cüneyt Ülsever, Tayyip’in Kıbrıs’ı hançerleyen dörtlüsü. 3 Kasım seçimlerinin ardından, Tayyip Erdoğan, Kıbrıs’ta izlenen milli politikalara karşı çıkan açıklamalar yapmaya başladı. Bu açıklamalar, geçen haftaya kadar sürdü. Aydınlık’a ulaşan bilgilere göre, Erdoğan’ın Kıbrıs ve Irak politikalarını şu isimler belirliyor. Cüneyd Zapsu, Ömer Çelik, Cengiz Çandar ve Cüneyt Ülsever.” Tayyip Erdoğan’ın son dönemde Kıbrıs’la ilgili “Milli politikaya” karşı çıkışının arkasında dört ismin olduğu belirtildi. Bu dört isim şunlar: Cüneyd Zapsu, Ömer Çelik, Cengiz Çandar ve Cüneyt Ülsever. Zapsu ve Çelik Erdoğan’ın danışmanları. Çandar, Erdoğan’ı özellikle Amerika’yla ilişkilerde bilgilendiren isim. Ülsever de ara ara haberleştiği bir gazeteci olarak değerlendiriliyordu. Çandar’ın bir diğer özelliği ise; Kıbrıs Türk Araştırmaları Tanıtma ve Dayanışma Vakfı’nın yöneticileri arasında olmasıydı. Diğer yöneticiler ise şöyleydi; Korkmaz Haktanır, Ertuğrul Kumcuoğlu, Tugay Uluçevik, Prof. Dr. Erol Manisalı, Prof. Dr. Toktamış Ateş, Prof. Dr. Mümtaz Soysal, Cavlan Süerdem, M. Fevzi Uyguner, Şükrü Sina Gürel...
Reklam
Erdoğan, ABD’deki temasları sırasında bu görüşlerini sık sık vurguluyordu. New York Columbia Üniversitesi İş İdaresi Okulu’nda verdiği konferansta Erdoğan, “Katı yasakçı laiklik ile aşırı dinciliğe aynı uzaklıktayız. AKP, İslami bir parti değil, demokratik bir partidir” diyordu. Erdoğan, merkezi New York’ta bulunan “Eurasia Group” adlı düşünce kuruluşunda yaptığı konuşmada da “Seçmen tabanımız belli bir kitleyle sınırlı değil; ortalama Türk vatandaşının değer yargılarını yansıtan muhafazakâr kesimden oluşuyor. Ortalama Türk vatandaşı ılımlı Müslüman’dır” ifadesini kullandı. Erdoğan, ABD’de gerçekleştirilen Dünya Ekonomik toplantılarında, uluslararası dengeleri gözeten önemli açıklamalar yapıyordu. Tayyip Erdoğan’ın ABD’de yaptığı açıklamalar, Erdoğan ve AKP’nin Milli Görüş çizgisinden kopuşunun ilanıydı.
İNGİLİZLER DE SAHNEDE
Tayyip ve ekibini el altından örgütleyen İngilizler de sahnedeki yerlerini alıyorlar; Tayyip’in kuracağı partiden duyacakları memnuniyetleri anlatıyorlardı. İngiltere’nin İstanbul Başkonsolosu Roger Short ile 7 Ağustos 2001 tarihinde Üsküdar’daki bürosunda görüşme yapan Erdoğan; “Kurulacak parti hakkında konuştuk ve görüşme son derece olumlu geçti” diyordu. İngiliz Başkonsolos Short ise şunları söylüyordu: “Bildiğiniz gibi biz çoğulcu demokrasiden yanayız. Bu parti de bu düşünceyi destekliyor. Böyle bir partinin kurulması bizi mutlu eder...
267 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.