Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Musa'nın Mücahiti

Ergün Poyraz

Musa'nın Mücahiti Gönderileri

Musa'nın Mücahiti kitaplarını, Musa'nın Mücahiti sözleri ve alıntılarını, Musa'nın Mücahiti yazarlarını, Musa'nın Mücahiti yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Arınç’ın Kardeşi Tekstilci
23 Aralık 2003 tarihli Milliyet Gazetesi’nde Serpil Yılmaz, “Arınç’ın kardeşi tekstilci” başlığı altında Arınç’ın kardeşi hakkında ilginç bilgiler veriyordu: “Yeni iktidar, yeni ortaklıklar ilgimizi çekiyor. Konya doğalgaz dağıtımını, Konya Sanayi Odası Başkanı Hüseyin Üzülmez ile Mesut Yılmaz’ın yeğeni ve Global Menkul Değerler’in sahibi Mehmet Kutman ortaklığının alması… TOBB Yönetim Kurulu üyesi de olan Üzülmez’in, AKP’den Konya belediye başkan adaylığı söylentiler arasında. Başbakan Tayyip Erdoğan, Kutman ile Üzülmez ortaklığını, Konya’da katıldığı Şebi Arus törenlerinde öğreniyor. Kutman’ın doğalgaz dağıtım firmalarıyla düşük oranlı da olsa ortaklıklar kurarak, doğalgaz dağıtım piyasasından yüzde 10 pay alacak bir ‘gaz holding’ kurma hedefi olduğu biliniyor...
İGDAŞ’ta 3. Dava
09.09.2003 tarihli Cumhuriyet Gazetesi’nde Özgür Erbaş İGDAŞ’ta 3. Dava” başlıklı yazısında aralarında Bülent Arınç’ın ağabeyinin de bulunduğu 142 kişi hakkında dava açıldığını aktarıyordu: “Erdoğan’ın bürokratına 33 yıl istemi İGDAŞ’taki yolsuzluklarla ilgili 3. dava açılırken “Faiz haramdır” diyerek son haftalarda gündeme gelen Kamu Bankaları Ortak Yönetim Kurulu Başkanı Zeki Sayın’ın ömür boyu memuriyetten yasaklanması istendi. Sayın’la birlikte DSİ Genel Müdürü Veysel Eroğlu ve TBMM Başkanı Arınç’ın ağabeyinin “nitelikli zimmet suçu” işlediği ileri sürüldü. İGDAŞ’taki yolsuzluklarla ilgili, aralarında Kamu Bankaları Ortak Yönetim Kurulu Başkanlığı’na getirilen Zeki Sayın, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü görevine getirilen Veysel Eroğlu, TBMM Başkanı Bülent Arınç’ın ağabeyi Ümit Doğay Arınç’ın da bulunduğu 142 kişi hakkında dava açıldı. Bu davayla birlikte, İGDAŞ’taki yolsuzluklara ilişkin toplam üç dava açılmış oldu...
Reklam
Akraba A.Ş
Mart 2007 tarihli Akşam Gazetesi’nde “İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde “Akraba A.Ş. iddiası” başlıklı bir haber yayınlanıyor, başta Bülent Arınç olmak üzere birçok AKP’linin Belediye’de işe yerleştirildiklerini aktarıyordu: “Üç seçim döneminden beri AKP ve selefi partilerden başkanların elinde bulunan İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde çalışanların bir bölümü de ‘haliyle’ AKP’li bakan veya yöneticilerinin akrabalarından oluşuverdi. Bünyesindeki işgücünün önemli bir kısmının son zamanlarda AKP’li bakan ve milletvekili çocukları, yeğenleri ve yakınlarından oluşması sayesinde İstanbul Büyükşehir Belediyesi adeta akraba şirketine dönüştü. AKP’li milletvekilleri ya da parti kurmaylarının bu yakınları Başbakan Tayyip Erdoğan’ın belediye başkanlığından bu yana belediye ve şirketlerinde çeşitli dönemlerde işe alınırken, bu isimlere her gün yeni bir isim daha ekleniyor.
Arınç Torpil Yaptı mı?
Bülent Arınç’ın kardeşini ve kardeşinin kızını Meclis’te işe aldığının iddiaları yoğunlaşırken, kendini 18 göbekten bile akrabam mecliste yok diye savunuyordu. Milliyet Gazetesi, CHP İstanbul Milletvekili Berhan Şimşek’in, 18’inci dereceden bir yakınını bile işe almadığını söyleyen TBMM Başkanı Bülent Arınç’ın, yeğenini ve ağabeyini Meclis’te işe aldığını öne sürdüğünün haberini veriyordu: “TBMM’de dün bir basın toplantısı düzenleyen Şimşek, Arınç’ın ağabeyi Prof. Dr. Ümit Doğay Arınç ile diğer ağabeyi Yıldırım Arınç’ın kızı Burcu Arınç’ın Milli Saraylar Daire Başkanlığında çalıştığını iddia etti. Şimşek, Burcu Arınç’ın, 2005’te Milli Saraylar Daire Başkanlığı, Park ve Bahçeler Müdürlüğünde peyzaj mimarı olarak işe başladığını, Ümit Doğay Arınç’ın da Bilim ve Değerlendirme Kurulu Danışmanlar Komitesi’nde görev yaptığını bildirdi. Şimşek, “Film adamı mıyız, bilim adamı mıyız? Kim doğru söylüyor? ‘18 göbek yakınımda kimse yok’ diyordun. 18 değil, 1 göbek yakınında Bay Arınç’ın akrabaları vardır” dedi. Arınç soyadı yoktu; Bu arada, Milli Saraylar Daire Başkanı Dr. Cemal Öztaş’ın, 11 Mart 2004’te düzenlediği basın toplantısında Bilim ve Değerlendirme Kurulu’nu tanıtırken, Ümit Doğay Arınç’ı, “Arınç” soyadını söylemeden tanıttığı ortaya çıktı. Söz konusu toplantıya ilişkin TBMM’nin resmi internet sayfasında yer alan habere göre Öztaş, Arınç’ı, “Prof. Ümit Doğan (Celal Bayar Üniversitesi Rektörü, YTÜ Isı Tekniği Bilim Dalı eski Bşk.)” diye tanıttı…”...
Arınç’ın Yemek Parası
2003 yılının 11. ayının başında Meclis Başkanı Bülent Arınç’ın annesi ölmüştür, Merhumeye Allah’tan rahmet dileriz. Biz burada rahmet dilerken, Arınç’ların evlerine gelen misafirlere yemek verilir. Yemek çevre lokantalar varken Manisa Emniyet Müdürlüğü Vali Parkı Polis Lokali’nden gönderilir. Emniyet Müdürlükleri ne yapsın kapkaççı, soyguncu
Özal’ın Şortunu Öpermiş
Vakit Gazetesi yazarlarından Ahmet Selim’in kitabında Arınç’ın, “Özal’ın şortunu öperdim” dediği sözleri şu şekilde yer alıyordu: “Lider dediğin Özal gibi olur. O şortla askeri teftiş etti. Hayatta olsa onun şortunu öperdim” Arınç, Köln’de yaptığı konuşmada şunları söylüyordu: “Batının demokrasi anlayışı helvadan putlar gibi, acıkınca yiyorlar. Cezayir örneğini karşımıza getirenlere, bu iş partiyle olmaz diyenlere, siyasetle olmaz diyenlere, şunu diyoruz. Cezayir 1880’de bağımsızlığını kazandı. Postallardan daha yeni kurtuldu. Postal’a kimse güvenmesin” Konuşmasında kendince Silahlı Kuvvetler’e övgüler düzdükten sonra şöyle konuşuyordu: “Refah Partisi iktidara gelince ordu esas duruşa geçip selam duracak…” Bu sözlerle yetinmeyen Arınç, tanklara meydan okuyacağını da vurguluyordu: “30 tonluk tankın karşısında 30 kiloluk cüssesiyle Çin’li duracak ta, ben duramayacağım ha şaşarım akıllarına… Kimin malını kimden kaçırıyorsunuz? Dört tane adam çıkacak, keyfim istedi diyecek, demokrasiye karşı çıkacak ve biz duracağız ha… Yeni sömürgelikten kurtulmuş Cezayir değiliz biz. Biz kendi inancımıza bakıyoruz. Cezayir’in geçirdiği süreci biz kırk yıldır geçiriyoruz. 46’da yaptığınız farklı mıydı? 60’da yaptığınız farklı mıydı? 71’de yaptığınız müdahale faklı mıydı? 80’deki ihtilal farklı mıydı? Koskocaman bir tecrübe var arkamızda…” Dün böyle kükreyen Arınç, Genelkurmay bildirisinin ardından kayıplara karışıyor, ortalıkta gözükmüyordu.
Reklam
Arınç ve Masonlar
Bugün başta Mason Üstadı Doğramacı’nın şahsında Masonları övgülere boğan, ödüller veren Arınç, dün ise Masonlara ağız dolusu küfürler ediyordu. İşte Arınç’ın dilinden Masonlar: “Değerli kardeşlerim, bize gerici diyorlar. İlericilik onların ellerinde, gericilik bizim elimizde. Şunu açıklıkla söylüyorum. Türkiye’de masonlardan daha fazla gericiler yoktur. Hala iki bin yıllık Hiram ustalarının efsanelerine inanıyorlar. Hala pergelin, gönyenin, malanın peşinden koşuyorlar… Hala dul kesesi öpüyorlar… Hala gözleri kapalı sağda solda dolaştırılıyorlar… Masonlardan daha gerici, daha iptidai, daha sapık düşüncelere sahip olan insanları düşünebiliyor musunuz?…” Bülent Arınç, masonlar aleyhine böyle konuşurken, onlara selam göndermeyi, göz kırpmayı da Mason düşüncelerini kendince İslami kılıfa sokarak şöyle açıklıyor ve destek veriyordu: “Bir işi Allah takdir etti mi hiçbir beşeri kuvvet onu önleyemez. Bir ışık bir nur bir ziya ki onu Allah yaktı. Kimse onu üfleyerek söndüremez…”
Devlet Bütçesinden Erotik Film
CHP Milletvekili Emin Koç’un verdiği önerge sonucu: TMSF’nin el konulan CİNE5’in Fanatik Film şirketiyle süren sözleşmesi nedeniyle 10 erotik film satın aldığı ortaya çıkıyor, böylece dini bütün AKP’lilerin millete ramazanlar dahil erotik filmler seyrettirdiği belgeleniyordu. Oysa Tayyip Erdoğan belediye başkanı olmadan önce İstanbul genelevlerini dolaşmış, “Sizleri buradan kurtaracağız” diyerek söz vermiş, oy istemişti. Kendisine güvenen Genelev kadınları sözlerini tutmuş, oylarını vermiş ve Tayyip Belediye Başkanı seçilmişti. Ancak seçimden sonra verdiği sözleri tutmayan Tayyip, Başbakan olduktan sonra el koydukları CINE 5’in Ramazan ayında bile Erotik film yayınlamasına müdahale etmemişti. CHP Milletvekili Emin Koç, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’a, TMSF’nin CINE5’in yayınlaması için kaç dizi film ve film aldığını sordu. Soruyu yanıtlayan Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener el konulduktan sonra CINE □ 5’e “167 bin 387” dolarlık film alındığını belirtti. Şener, Fanatik Film şirketiyle Nisan 2005’e kadar süren sözleşme doğrultusunda 10 erotik film alındığını açıkladı. Filmler için 8 bin dolarlık anlaşma yapan CINE5 yönetimi şimdiye kadar 5 bin dolar ödedi. TMSF’nin erotik film listesindeki on film şöyle: “Passion and Romance, Butterscotch Mission Invisible Click, Butterscotch Power Flower, Virtual Encounters 2, Insatiable Wives, Click, Sex Files 2, Belonde Heaven, Urban Master.” Arınç, devri iktidarlarında yapılan bu işlemlere her nedense sessiz kalıyordu.
Bülent Arınç’a Akıncı Şoku
27.02.2007 tarihli Milli Gazete “Bülent Arınç’a akıncı şoku” başlığı altında; Bülent Arınç’ın Akıncılığı anlattığı, ancak bir sürprizle karşılaştığı belirtiliyordu: “Hafta sonu Ankara’da ilginç bir toplantı oldu. Eski Akıncılar’ın tanınmış isimleri, geçtiğimiz günlerde vefat eden Tevfik Rıza Çavuşoğlu’nu anmak için bir araya geldi. Çavuşoğlu, Akıncılar’ın son Genel Başkanıydı. Meclis Başkanı Bülent Arınç da oradaydı… Arınç, hitabeti güçlü bir isimdir. Toplantıda da “Akıncıların idealistliği, fedakârlığı, vefakârlığı” üzerine etkileyici bir konuşma yapar. Ancak bir ara toplantının içeriği “İstikametten sapıp sapmama” tartışmasına dönüşür. Çünkü Bülent Bey konuşmasında, Akıncıların, istikametten sapmama konusundaki kararlılığı üzerinde dururken, ‘Tabii bazı istisnalar da olmuştur” der ve Mehmet Gevher örneğini verir. Mehmet Gevher de 80 öncesi Akıncılardandır. Ancak 12 Eylül’den sonra bir dönem ANAP Çorum il Başkanlığı yapmış, ve bu partiden milletvekili adayı olmuştur. Arınç’ta bunu kastetmektedir. Arınç konuşmasını bitirdikten sonra, “bir el” kalkar, söz ister. Bu Mehmet Gevher’den başkası değildir ve aynen şöyle der: “Sayın Başkan, eğer istikametten sapma Erbakan Hoca’nın yanından ayrılmaksa, sizinle benim aramdaki tek fark 15 yıldır!”
Patrikhane
Bülent Arınç, Fener Rum Patrikhanesi hakkında Köln’de yaptığı konuşmada; “Patrikhane Türkiye’nin bağrına saplanmış bir hançerdir” diyordu. AKP hükümeti iktidara geldiğinde ise Patrik’e koruma arabaları veriliyor, ekümenikliği adeta tanınıyor, Papa’yı davet etmesine göz yumuluyordu. Yapılanlar bununla da kalmıyor, hiçbir cemaati olmayan dandik Rum kiliselerinin çevresindeki evler için yıkım kararı çıkarılarak, bu kiliselerin çevreleri açılıyordu. Patrikhane’nin gerçekleştirdiği “Şeriat” mahkemesine bile seyirci kalınıyordu. Bunun yerine camiler kiliseye çevriliyor, Kur’an kursları yıkılıyordu.
45 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.