Bir müslümân: Dünyâda azîz, âhıretde sa’îd olmasını isterse, kendisinde şu üç huy bulunsun: Mahlûkatdan hiçbir şey beklememek. Müslümânları [ve zimmî kâfirleri, ölmüş iseler de] gîbet etmemek. Başkasının hakkı olan bir şeyi almamak.
Hadîs-i şerîfte: Duânın kabûl olması için, iki şey lâzımdır: Birincisi, duâyı ihlâs ile yapmalıdır. İkincisi, yediği ve giydiği helâldan olmalıdır. Mü’minin odasında, harâmdan bir iplik varsa, bu odada yapdığı duâsı, hiç kabûl olmaz buyuruldu.
Birgün hazreti Ali'nin "radıyallahu anh ve kerremallahu vecheh" ikindi namazı geçmişti. Üzüntüsünden kendisini bir tepeden aşağı attı. İnleye inleye ağlayıp, feryat etti. Peygamberimiz Muhammed Mustafa "sallallahü aleyhi ve sellem" Onun bu durumundan haber alınca, Eshabı ile beraber hazreti Ali'nin "radıyallahu anh" yanına geldiler. Halini görünce kainatın efendisi olan Peygamberimiz "sallallahu aleyhi ve sellem" de ağlamaya başladı. Dua etti. Güneş tekrar yükseldi. Resulullah "sallallahu aleyhi ve sellem" efendimiz : (Ya Ali! Başını kaldır, güneş hala görünüyor) buyurdu. Hazreti Ali "radıyallahu anh" buna çok sevindi ve namazını kıldı.
Büyük veli Cüneydi Bağdadi hazretleri buyurdu ki: (Dünyanın bir saati, kıyametin bin senesinden daha iyidir. Zira bu bir saatte, salih , makbul bir amel işlenebilir ve o bin sende bir şey yapılamaz).
Gelin namaz kılalım, kalpten pası silelim
Allah'a yaklaşılmaz, namaz kılmadıkça!
Nerde namaz kılınır, günahlar hep dökülür
İnsan kâmil olamaz, namaz kılmadıkça!