Doğallıktan uzak, anlamsız, abartılı bir heyecanla bilimden ya da yazından söz açar, ama bilim de, yazın da onun zerre kadar anlamadığı, yalnızca anlamadığı değil, hatta ilgilenmediği şeylerdir. Peki öyleyse neden böyle yapar? Çok basit, ne kadar akıllı olduğunu (oysa doğa ona aklın kırıntısını vermemiştir), ne kadar yüce ülkülere sahip olduğunu (oysa oturduğu sandalyenin sahip olduğundan daha yüce ülkülere sahip değildir) ve ne kadar bilgili olduğunu (oysa ancak bir papağan kadar bilgilidir) göstermek için... Bak bakayım şu aynaya gördüğün yağlanmış dümdüz saçlı, züppe kılıklı mendeburu tanıyacak mısın? Tanıyamadın mı? Sensin bu yahu, sensin!