İstanbul'um,
Seni düşünüyorum.
Oturmuşsun deniz kıyısına,
Bakıyorsun limana giren Amerikan
Zırhlısına.
Hastasın, açsın, öfkelisin.
O da bakıyor sana,
Hem de nasıl,
Efendinmiş
Patronunmuş
Sahibinmiş gibi...
Kayış kapar kolumuzu
Kırılan kemik, kan.
Hani şimdi bizim soframıza
Haftada bir et gelir
Ve çocuklarımız işten eve
Sapsarı iskelet gelir.
Hani şimdi biz;
İnanın güzel günler göreceğiz çocuklar
Güneşli günler göreceğiz.
Motorları maviliklere süreceğiz çocuklar
Işıklı maviliklere süreceğiz...
Arkadaşları endişeli, "Politika, propaganda yapma, kendini yakma, yoldan çıkanlara ayak uydurma," dedikçe, Nazım onlardan uzaklaşıp "İnancımın sıra neferiyim," diyor.