Devlet malı bir kaç şahsın elinde olacak ve bunu istedikleri gibi kullanacaklar. Kim fazla çalarsa o çok rağbet görecek.
Devleti idare edenler, halka ait malları kendi üzerlerinde toplamaya çalışacaklar, halkın kazancını vergiler vasıtası ile ellerinden alacaklar ve bunu rahatça hem yiyecekler hem de yığacaklar. Kendileri büyük refah içinde yaşayıp halk sıkıntı çekecek. Zâlimin zulmü artacak, mazlum ise inleyecek. Çünkü onlar Hakk'a yönelmeyecek, halka yönelecek. Her yöneldiği kimse başına kaynar su dökecek. "Yandım!" diyecek, yine ona sokulacak. Niçin? Şaşkın olduğu için.
Fakat hakikat ehli yine kanaat sebebiyle huzurludur. O, halka hiç bir zaman rağbet etmez. Hazret-i Allah'a ve Resulü'ne rağbet eder. Fakat bunlar da pek azdır.
Hiçbir zaman Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz halktan en küçük bir menfaat beklemiş değildir. İltifat da istemiş değildir. Bütün iş ve icraatları Allah içindir. Onların yolundan gidenlerin de gidişatı böyledir.
Bugün herkes cebi ile canını düşünüyor. Allah-u Teâlâ onlar hakkında Âyet-i kerime'sinde şöyle buyuruyor:
"Onlar ahiret karşılığında dünya hayatını satın alan kimselerdir." (Bakara: 86)
"Biz insana şah damarından daha yakınız." (Kaf:16)
Allah-u Teâlâ bize bizden yakın olduğunu haber veriyor. Ve fakat bunu bilen, gören kaç kişi? Yüzün bir maske, vücudun bir elbisedir. Senden sana yakınım diye sesleniyor. Fakat biz bunu hayatta hiç duymadık. Diğer bir Âyet-i kerime'de ise:
"Biz ona sizden daha yakınız, fakat siz görmezsiniz." buyuruyor. (Vâkia: 85)
Her zerrede Fail-i mutlak'ın fiilleri vardır, yani her zerrede uluhiyet sırları mevcuttur. Onun için her şeyden her şeye yakındır, fakat insan görememektedir.