Eh, sonraki seller, sonra düşünülecek mevzulardı. Önemli olan bu seli atlatmak, elektriğin geri gelmesini sağlamak ve sonra hepsini unutmaktı. Bill Denbroungh’nun zamanla keşfedeceği üzere, Derry’liler için trajedileri ve felaketleri unutmak, adeta bir sanattı.
Sokağın üstünde bu yıl her zamankinden acımasız esen hüzünlü bir ekim rüzgârı, ağaçların fırtınanın tüm yapraklardan arındırdığı dallarını birbirine sürtüyordu.
Bill öyle bir anlatırdı ki çocuk orada olup tüm bunları gördüğü izlenimine kapılırdı. Ağabeyi okuma ve yazma konusunda çok yetenekliydi ama George henüz küçük bir çocuk olmasına karşın, Bill'in bütün derslerden A almasının yegane nedeninin bu olmadığını bilecek kadar akıllıydı. Mesele, öğretmenlerin oğlanın yazdığı kompozisyonları sevmesi de değildi. Anlatmak, işin küçük bir parçasıydı. Bill'in asıl iyi olduğu, görmekti.
George Denbrough kendisini bekleyen tuhaf ölüme doğru koşarken, ayakkabılarının tabanlarından hoş bir melodi yükseliyordu ve o anda içini dolduran tek his, ağabeyi Bill'e duyduğu katıksız ve yalın sevgiydi...
Sayfa 13 - Altın Kitaplar/ George DenbroughKitabı okuyor