Şüphesiz ki Batılı entellektüeller batıl inançları olan toplumların da demokratik çoğulculuk değilse de, bilimsel rasyonelliği uygulamaya koyduklarını iddia eden liderlere inançlarını çok bağladılar.
Finansal sistemler rüşvetçi ruhlar yaratır.
Gizli işleri, hırsız ve vatan haini yaratmanın, özgürlük ve kamu yararına açık arttırma ile bloke etmenin araçlarıdır.
"Doyumsuz ihtiras" diye suçluyordu , " çok da hakiki bir istekten değil; daha çok diğerlerini geçmek arzusundan kaynaklanan servet arttırmaya yönelik bir susamışlık herkesi alçakça bir temayülle birbirini incitmeye teşvik ediyor. " Rekabet halindeki özsaygıları ve güç arayışları ile ayrılırken aynı zamanda "ortak ihtiyaç" ve " müşterek çıkarla " bir araya gelen insanlar bölünmüşlük ve adaletsizliğe mahkümdurlar." Herkesin diğerleri yararına ya da namına çalışıyormuş gibi görünürken aslında yalnızca onların pahasına kendi çıkarlarını onlarınkinin üstüne çıkarma arayışında olduğu" gidişat şiddet, dolandırıcılık ve ihaneti kaçınılmaz hale getirmiştir.
Kitap, kapitalist sistem öncülüğünde küreselleşen ve "uygarlaştırılan" dünyanın modernite ile idealize edilmeye çalışılan kalabalıkların ve dışlanan uyumsuzların, kütlesel ve bireysel hareketlerin, terörize edilenlerin , terörize olanların tarihi bir köken araştırmasıyla karşımıza çıkıyor ve yaşadığımız öfke çağının kodlarını
Sömürge sonrası dünyanın büyük bir kısmı Batı tarzı sosyal mühendisliğin bir laboratuvarı , Aydınlanmanın seküler ilerleme idealleri için taze bir deney alanı haline gelmişti.
Yeni ulus-devletler seküler ve materyalist değerlerle endüstriyel ekonomiler inşa etme yolculuğuna çıkmışken, eski geleneksel otorite kaynaklarını kaybetmiş insanların önünde çok fazla politik seçenek yoktu.
" Bireyler ve onların arzularıyla" oluşan rasyonel toplumlar ya kendilerine bir sosyal ve politik mütabakat yaratmak zorundaydılar ya da bu onlara bir diktatör tarafından empoze edilmeliydi. Başarısızlık onları şiddetli bir anarşiye düşürürdü.