Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Olgunluk Çağı 2

Simone de Beauvoir

Olgunluk Çağı 2 Gönderileri

Olgunluk Çağı 2 kitaplarını, Olgunluk Çağı 2 sözleri ve alıntılarını, Olgunluk Çağı 2 yazarlarını, Olgunluk Çağı 2 yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
“Ben benim, ben varım bu anda”
Daha iyi anlamaya başladığım Hegel'i okumayı sürdürdüm; ayrıntılarda, zenginliği gözlerimi kamaştırıyordu: sistemin bütünü başımı döndürüyordu. Evet, evrensel yararına kendini ortadan kaldırmak, kendi yaşamını Tarih'in varacağı nokta çerçevesi içinde, ölümün de göz önüne alınışının gerektirdiği uzaklaşma ile düşünmek, çekici geliyordu: o vakit, dünyanın gidişinin bu küçücük ani, bir kişi, ben, ne kadar saçma görünüyordu! Niçin tam burada, şimdi, başıma gelenlerden, beni çevreleyen şeylerden kaygılanacaktım ki? Ama yüreğimin en küçük bir hareketi bu düşünceleri yalanlıyordu: umut, öfke, bekleyiş, kaygı, kendilerini tüm asmalara karşı gösteriyorlardı: evrensel kaçıp sığınma gerçekte kişisel serüvenimin bir parçasından başka bir şey değildi. Tutkuyla okumaya koyulduğum Kierkegaard'a yeniden uygun düşüyordum; onun istediği hakikat, Descartes'in besbellilik kadar başarıyla kuşkuya meydan okuyordu; ne Hegelci Sistem, ne Tarih, ne de Şeytan yaşanan gerçekliği artık başarısızlığa ugratamazlardı: "Ben, benim, ben varım, bu anda, bu yerde."
Gelecek sınırlıydı, şimdiki zaman bile bizden kaçıyordu.
Reklam
Kitaplar yakılmadan önce daha yasaklanmaya başlarken..
...Bana "Otto listesi"nden söz etti, bu, yayıncıların ve kitabevlerinin piyasadan kaldırmaları gereken kitapların listesiydi: Heine, Thomas Mann, Freud, Stekel, Maurois...
...Mareşalin "mesaj"ları benim gözümde değeri olan her şeye ve en önce de özgürlüğe karşı savaş açıyordu. Bundan böyle aile önde gelecek, erdem hüküm sürecekti, okullarda Allah'tan dindar bir şekilde söz etmek gerekecekti. Çocukluğumu karartan bu havayı tanıyordum: tüm ülkeyi resmi olarak bunaltıyordu. Hitler, nazizm, benim uzaktan, bir tür dinginlikle nefret ettiğim yabancı bir dünyaydı.
İnsanlık dışı hareketler
HAYIR, zaman allak bullak olmamıştı, mevsimler aynı şekilde dönmeye devam ediyordu: yeni bir ders yılı başlıyordu. Kötü başladı. Camille-Sée lisesinde diğer bütün öteki liselerde olduğu gibi bana, yemin altında, Yahudi ya da Mason olmadığıma ilişkin bir beyanname imzalattırdılar; bunu imzalamayı mide bulandırıcı buluyordum ama kimse imzalamayı reddetmiyordu: benim gibi diğer pek çok meslektaşımın da bunu imzalamaktan başka çaresi yoktu.
Bu kez, mutsuzum. Geçen yıl, çevremdeki dünya trajik bir ortama dönüşmüştü ve ben de onunla uyum içinde yaşıyordum, bu mutsuzluk değildi. Eylül'de nasıl kendimi büyük kolektif bir olayın yalnızca bir bölümü olarak gördüğümü anımsıyorum, bu olayla ilgileniyordum. Ama sekiz gündür farklı.. Dünya şekilsiz. Mutsuzluk içten ve bir hastalık gibi içimde; bu bir uykusuzluklar, kâbuslar, baş ağrıları dizisi...
Reklam
Almanlardan “Boches” olarak nefret ediyordu: aşırı milliyetçi anlamı bana aykırı düşen bu sözcüğü hiç kullanamadım; onlardan nazi oldukları için nefret ediyordum.
...Hegel okuyordum. Hegel beni biraz yatıştırıyordu. Nasıl yirmi yaşımda iken, kuzenim Jacques yüzünden kalbim kan ağlarken "kendimle özel acım arasına tüm insanlığı koymak için" Homeros okuduysam, aşmakta olduğum bu şimdiki zamanı da "dünyanın gidişi" içinde eritmeye çalışıyordum. Çevremde, binlerce cilt içinde tahnit edilmiş geçmiş uyukluyordu ve şimdiki zaman bana, gelecek bir geçmiş gibi görünüyordu.
Valar morghulis? :D
...Sartre listeye André Gide'i yazmış ve adının yanına okunamayan bir adres karalamıştı: Caloris mi? Valoris mi? Bu Vallauris olmalıydı.
174 öğeden 111 ile 120 arasındakiler gösteriliyor.