Ölüleri Getirin Gönderileri
Ölüleri Getirin kitaplarını, Ölüleri Getirin sözleri ve alıntılarını, Ölüleri Getirin yazarlarını, Ölüleri Getirin yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kral’la neşelenebilirdiniz, şakalaşabilirdiniz. Ama Thomas More’un hep dediği gibi, evcilleştirilmiş bir aslanla oynamaya benzerdi. Yelesini okşar, kulaklarını çekiştirirdiniz ama her seferinde aklınızda tek bir şey olurdu: pençeler, pençeler, pençeler...
Sayfa 259Kitabı okudu
Gerçek ve yalan arasındaki sınırın doğası nedir? Geçirgen ve bulanıktır. Çünkü dedikoduyla, sohbetle, yanlış anlaşılmalarla ve değiştirilerek anlatılanlarla kalınlaşmıştır. Gerçek, kapıları kırabilir, sokaklarda haykırılabilir. Gerçek memnuniyet verici, kişisel ve hoşlanılması kolay bir şey değilse, arka kapıdan sızmaya mahkumdur.
Döndü ve arkasına baktı.
"Hala umudu var. Neden hala umut besliyor ki?"
Sayfa 483Kitabı okudu
Nefes almayı sürdüremeyeceğini düşünürsünüz ama göğüs kafesinizin başka düşünceleri vardır. Göğsünüz inip kalkar ve nefes alırsınız. Kendinize rağmen gelişmeniz gerekir. O zaman yapabilirsiniz. Tanrı etten kalbinizi alır ve yerine taştan bir kalp koyar.
Sayfa 405Kitabı okudu
D5
Hayatınızda felaket sandığınız kimi şeyler aslında felaket değildir. Her şey değişebilir: Her hendek, her yol. Ama ancak görebilirseniz.
Sayfa 346Kitabı okudu
Juvenal'ın dediği gibi, zihin kendinin en iyi işkencecisidir.
Sayfa 341Kitabı okudu
Ve her yerde kıskançlıklar, çekişmeler, gelecek ve açlık korkusu ya da gerçeği.
Sayfa 278Kitabı okudu
Ancak meclis istihdam yaratmanın devletin görevi olduğunu göremiyordu. O tür konular Tanrı'nın elinde değil miydi? Yoksulluk ve sahipsizlik onun ölmez düzeninin bir parçası değil miydi? Altı ay boyunca durmadan yağmur yağar ve tarlalardaki tahıllar çürürse Tanrı'nın takdiridir. Zira Tanrı işini bilir. Sırf tembel insanların ağzına bir lokma ekmek girecek diye, zenginlerden ve girişimcilerden gelir vergisi almayı önermek zulümdür. Ve eğer Başsekreter Cromwell açlığın suç oranını artırdığını iddia ediyorsa, etrafta yeterince cellat yok demektir.
Sayfa 253Kitabı okudu
Dürüstçe çalışmak ülkeyi güvende tutacakken, insanların bir dilim ekmek için dilenişini izlemek ayıptı. O elleri ve işleri biraraya getiremez miydik?
Sayfa 253Kitabı okudu
Thomas'ın geçmişi, önünde yangından çıkmış bir ev gibi duruyordu. Durmaksızın inşa ediyordu ancak o dağınıklığı toparlaması yıllarını almıştı.
Sayfa 251Kitabı okudu
Savaştan, barıştan, ihtilaflardan, çekişmelerden, görüşmelerden, homurtulardan, kinden, zenginlerden, fakirlikten, gerçeklerden, hatalardan, adaletten, eşitlikten, baskıdan, ihanetten, cinayetten ve milletler topluluğunun geliştirip sürdürülmesinden konuşuyorlardı. Sonra da ondan öncekilerin yaptıklarını yapıyor -yani onlar da herhalde o kadarını yapabilirdi- ve başladıkları yerde bitiriyorlardı.
Sayfa 221Kitabı okudu
Gerçek ve yalan arasındaki sınırın doğası nedir? Geçirgen ve bulanıktır. Çünkü dedikoduyla, sohbetle, yanlış anlaşılmalarla ve değiştirilerek anlatılanlarla kalınlaşmıştır. Gerçek, kapılar kırabilir, sokaklarda haykırılabilir. Gerçek memnuniyet verici, kişisel ve hoşlanılması kolay bir şey değilse, arka kapıdan sızmaya mahkumdur.
Sayfa 198Kitabı okudu
"Ve son olarak, yemin ediyorum ki gözlerim seni her şeyden ziyade arzuluyor."
Sayfa 182Kitabı okudu
Thomas bir an Türklerin de insanlarını, Henry'nin onu çalıştırdığı kadar çalıştırıp çalıştırmadığını merak etti. Onlardan biri olarak doğsaydım, korsan olabilirdim. Akdenizde yelken açardım.
Sayfa 170Kitabı okudu
"O zavallının, hayatı boyunca hiçbir iltifat duymadığını biliyor musun?"
"Babasından duyduğunu sanıyorum."
"Bir kız on sekiz yaşına geldiğinde babası artık ona yetmez. Başkalarının ona eşlik etmesini arzular. İnan bana iyi biliyorum. Çünkü bir zamanlar ben de o şapşal kızlardan biriydim. O yaştaki bir kız, birilerinin ona şiir yazmasını ister. Odaya girdiğinde gözlerini ona çevirip iç geçirecek birini arzular."
Sayfa 135Kitabı okudu