Adeta; yüzyıllarca ölümsüzlüğü arayanlara toplu cevap niteliğindeki kitap!
‘Ertesi gün hiç kimse ölmedi’ başlangıç cümlesi ile okuyucunun merakını hortum gibi içine çeken kitap!
Yazar ayırmasa da sanki iki bölümmüş gibi, ÖLÜMSÜZLÜK durumunun önce insanlık sonra da ÖLÜM’ün şahsi dünyasında nelere sebep olduğunun anlatıldığı kitap!
Düşünün; bir sabah uyanıyorsunuz ve SADECE sizin ülkenizde kimse ölmemiş!
Sonraki gün, sonraki gün hep aynı!
Gündelik hayattaki her şey yerli yerinde, sadece ÖLÜM YOK!
Önce kalplerde bir sevinç dalgası tabii :)
Sonra, zihinlere hücum eden sorular ile dalga dalga büyüyen bir KAOS!
Önce kilise panikliyor! ‘Ahiret, dirilişe inanış olmazsa ne yapacağız?’ diye...
Sonra cenaze hizmetleri, sigortacılar, hastaneler, huzurevleri, ölümü dört gözle bekleyen hastalar, aileleri, halk ve tabii ki HÜKÜMET!
Halkın bir kısmı ölümsüzlüğe çare ararken İLLEGAL örgütler çıkıyor ortaya yardım için. Sonra bu örgütlerle yönetimin gizli anlaşmaları...
Bilinmeyen Ülkelerin efendisi olan Saramago, toplumların ikiyüzlü ve bencil ahlak anlayışına da öyle bir ayna tutuyor ki, ÇOK TANIDIK!
İlk bölümün inanılmaz GERÇEKÇİ anlatımı, ölüm’ün sürpriz planlarıyla geri döndüğü ikinci bölümde MASALSI bir anlatıma dönüşüyor.
Şaşırtıcı garip sonu ise SARAMAGO’nun şu ünlü sözünü hatırlatıyor; ‘Aşk en büyük........‘
Bilenler yorumda noktalı kısmı doldurabilir :) Ben yazarsam spoiler olur :)
Saramago’nun noktalama işaretlerindeki asiliğine ve tanıdık beklentilere girmezseniz ENFES bir kurgu okuyacaksınız