Sezar'ın hakkını Sezar'a vermek için söyleyelim ki, Mustafa Kemal erkek olarak her yaşında döneminin en yakışıklı insanlarının başında gelirdi. Kolağası iken de bu böyle idi, başkomutanken de, cumhurbaşkanı olduğu zaman da.
Orta boylu ama yakışıklı endamı, parlak sarı saçları, gür kaşları, iki omzunun ortasında benzersiz bir güven ve dinamizmle dimdik taşıdığı vakur başı, insanı delip geçer hissi veren mavi bakışları, her kadını, her genç kızı, ilgisiz bırakmayacak harici nitelikleri idi. Manevi özellikleri de caba. Bunların başında dehası gelir.
Oğlu Can'ın "Hayatta en çok babamı sevdim" adlı şiirinde, "Çağın en güzel gözlü maarif müfettişi" diye tanıttığı Hasan Âli Yücel, maarif bakanlarımızın en verimlilerinden de biri olmuştu. Köy Enstitüleri ve Batı klasiklerini dilimize çevirtmek, onun tarihe geçmesini haklı olarak sağladı. Özel meclisinde son derece neşeli, canlı bir insandı. Her kelimenin çağrışımı ile bir divan şiiri, her durumun itisiyle bir hikmetli söz patlatmada üstüne yoktu. Kültürle yüklü idi ve bulunduğu her mecliste bu birikiminden cömertçe başkalarını hissedar ederdi. Çok da güzel sesi vardı. Atatürkçü kuşağın olanca coşkusunu ve işinimini yaşamının sonuna kadar taşıdı.
Herkesin sıcak evine, kendini bekleyenlerin yanına döndüğü akşam vakitleri Ahmet Hamdi'yi Narmanlı Yurdu'ndaki bekâr odasında yalnız plakları ve kitapları beklerdi.