Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Osmanlı İmparatorluğu Klasik Çağ (1300-1600)

Halil İnalcık

Osmanlı İmparatorluğu Klasik Çağ (1300-1600) Gönderileri

Osmanlı İmparatorluğu Klasik Çağ (1300-1600) kitaplarını, Osmanlı İmparatorluğu Klasik Çağ (1300-1600) sözleri ve alıntılarını, Osmanlı İmparatorluğu Klasik Çağ (1300-1600) yazarlarını, Osmanlı İmparatorluğu Klasik Çağ (1300-1600) yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Transit bölgesi ve işlenmiş mal ihracatçısı olarak İstanbul, aynı zamanda bölgeler arasında ekonomik bağlantı sağlıyordu. İstanbul için gerekli Rumeli ve Ku­zey Karadeniz yiyecek maddeleri karşılığında, Anadolu'da Merzifon, Tosya, Tire, Bergama, Denizli, Larende, Bor ve Niğde'den pamuklu bez ihracı, buralarda pa­ muklu dokumacılığını arttırmıştır. İstanbul'da ise giyim eşyası, yünlü ve ipekli sa­nayi gelişmiştir. Kuzey Karadeniz, İstanbul ve Anadolu arasındaki bu ticaret üç­ geni arasında bulunan başkente büyük miktarda para girip çıkardı. Devlet, geliri­nin çoğunu saray ve İstanbul'daki ordu için harcamakta, bu paranın büyük bir bölümü Anadolu ve Balkanlar'a yol almakta, böylece ülke çapında çok canlı bir ticaret hayatı kendini göstermekte idi.
Sayfa 172 - PdfKitabı okudu
İstanbul'a yiyecek sağlama ihtiyacı, imparatorluğun çeşitli üretim bölgelerini bu merkeze bağladığı gibi, merkezi bir ekonomi yaratılmasında da önemli bir etmendi. 17. yüzyıl ortalarında kent fınnlarının günde 250 ton buğday tüketiyor olması, kent ihtiyaçlarının büyüklüğü hakkında bir fikir verebilir. Hububat, yağ, tuz ya da koyun gibi hacimli gıda maddeleri İstanbul'a deniz yoluyla kolayca gelebiliyordu, 17. yüzyılın ikinci yarısında her yıl İstanbul rıhtımlarına gelen yiye­ cek taşıyan gemilerin sayısı iki bini geçiyordu. Mısır'dan buğday, pirinç, şeker ve baharat, Kuzey Karadeniz bölgelerinden canlı hayvan, hububat, sade yağ, bal, balık ve deri, Tesalya ve Makedonya'dan hububat ve deri, Mora ile Ege adaların­ dan şarap, zeytinyağı, kuru meyve ve öteki Akdeniz ürünleri lstanbul'a sürekli olarak gelen mallardı. Başkente yakın bölgeler İstanbul pazarına sıkı sıkıya bağımlıydı. Tekirdağ'dan Trakya'nın buğdayı, Köstence ve Mangalya'dan Dobru­ca'nın buğdayı gelirdi. Ortaçağda sahipsiz boş bir bölge olan Dobruca, oralarda kuyu kazılması ve yüzlerce köyün kurulması ve limanlarda devlet silolarının ya­ pılmasıyla, istanbul'un tahıl ambarı oldu. Meriç Vadisi ve Batı Trakya'nın pirinci, saray ve ordu için vazgeçilmez bir ihtiyaçtı; celepler Bulgaristan, Makedonya ve Doğu Trakya ovalarından İstanbul mezbahalarına düzenli olarak koyun ve sığır sürüleri getirmekte idi.
Sayfa 172 - PdfKitabı okudu
Reklam
Kentin su ve yiyecek ihtiyaçlarını karşılamak büyük bir sorun olmuştur. Bu nedenle devlet yeni yerleşimci akınlarını önleyecek önlemler almış; 17. yüzyılda nüfus değişmemiştir. Bu dönemde nüfusun yüzde 40'ı gayrimüslim idi ve Avru­ palıların oturmak için izin aldıkları Galata uluslararası bir ticaret merkezi olarak gelişmişti. 17. yüzyıl ortalarında İstanbul'da 152 cami, 126 medrese, 100 kervansarayla sultanlar, paşalar ve sıradan kişilerin yaptırdığı 1000 kadar konak vardı. Kent, saray ve orduya sürekli yiyecek akışı sağlama ve zanaatkarlara ham madde getirme zorunluluğu, gerekli maddelerin ticareti üzerindeki sıkı devlet denetimini gerektiriyordu, bu durum, Osmanlı ekonomisinin haklı olarak tekelci özelliğini belirlemiştir.
Sayfa 171 - PdfKitabı okudu
Osmanlı sultanları İstanbul'u, büyük bir imparatorluk metropolü olarak geliştirmekte başarı göstermiştir. İstanbul, 16. yüzyılın ilk yarısında dört yüz bine varan nüfusuyla Avrupa'nın en büyük ken­ti idi; yüzyılın ikinci yarısında ise nüfusunun sekiz yüz bine yükseldiği iddia edilmiştir
Sayfa 171 - PdfKitabı okudu
Dönemin tarihçisi Neşrî'ye göre "İstanbul'u Sultan Mehmet yapmıştır".
Sayfa 171 - PdfKitabı okudu
Vakıf sistemi İstabul'da ve öbür şehirlerde külliyeler, kültürel ve ticari mer­kezler yaratmıştır. Her önemli Osmanlı kentinde merkezi bir ulu cami ve bedesten olurdu. Ayasofya tstanbul'un ulu camii olduğu zamanlarda, Fatih Sultan Mehmet, cami vakfına ait olmak üzere bir bedesten yapılmasını emretmiştir. Yangın ve yağmaya dirençli taş
Sayfa 143 - PdfKitabı okudu
Reklam
İstanbul'un nüfusu, Osmanlı fethinden önce otuz-kırk bin dolaylarına düşmüş­tü. Fetihten sonra Fatih, İslam hukukuna göre askerlerinin kenti yağmalamasını, gö­nüllü teslim olmadığı için, engelleyememiş; ancak gelecekteki başkentini olabildiğin­ce az zarar görmüş durumda ele geçirmek istemiştir. Fethi izleyen yıllarda da İstanbul'u
Sayfa 168 - PdfKitabı okudu
Merkantilist Avrupa devletleri, sanayi malları ihracına önem vererek Doğu'ya özgü bazı malların üretimini özellikle ipekli, pamuklu ve sof en­düstrilerini geliştirdiler; boyalar, kahve ve şeker gibi koloni mallan Osmanlı paza­rını istila etti. Meksika'nın ucuz gümüşü, Osmanlı gümüş madenlerinin kapanma­sına ve Osmanlı para sisteminde kargaşaya neden oldu. Erken dönemde batıyla alışverişte en önemli maddeler gümüş ve gümüş sikkelerdi. Gümüşün serbestçe ithalini teşvik için Osmanlılar gümüş ve gümüş para ithali­nde gümrüğü kaldırmışlardı. 1580'lerden başlayarak Doğu Akdeniz pazarını kapla­ yan ucuz Amerikan ve Avrupa gümüş ve gümüş paraları, Osmanlı ekonomisini ve onunla birlikte devlet ve toplumun geleneksel temellerini sarsan bir fiyat devrimine yol açmıştır. Herhalde Osmanlılar, 17. yüzyıldan itibaren Avrupa karşısında savaş teknolojisinde olduğu gibi ekonomi bakımından da bağımlı duruma düştüler.
Sayfa 166 - PdfKitabı okudu
Merkantilist batı devletleri, kapitülasyonların ilk şeklini değiştirip zorunlu ayrıcalıklar haline sokarak ve genişleterek, Osmanlı ekonomisini sonunda bir eko­nomik sömürü aracına dönüştürmeyi başarmışlardır. Osmanlı ekonomik yapısı buna izin veriyordu. Osmanlılar, Batı'dan ithal sanayi mallarının imparatorluğa sürekli akımını teşvik ediyorlardı, çünkü böylece ülke pazarında bolluk yaratma ve artan gümrük gelirinden hazineyi yararlandırmayı en iyi siyaset sayıyorlardı.
Sayfa 166 - PdfKitabı okudu
İlk gerçek Fransız-Osmanlı kapitülasyon antlaşması 18 Ekim 1569 tari­hinde imzalanmıştır. Bu kapitülasyonlarla, önceleri Venedik'e verilen ve bütün imparatorlukta geçerli olan ticari ayrıcalıklar, ilk kez batılı bir krallığa verilmiştir. Fransız kapitülasyonları, daha sonra İngiltere (1580) ve Hollanda (1612) ve öteki Avrupa devletleriyle yapılacak benzeri anlaşmalara örnek oluşturmuştur.
Sayfa 164 - PdfKitabı okudu
861 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.