Osmanlı İmparatorluğunda Alman Nüfuzu Sözleri ve Alıntıları
Osmanlı İmparatorluğunda Alman Nüfuzu sözleri ve alıntılarını, Osmanlı İmparatorluğunda Alman Nüfuzu kitap alıntılarını, Osmanlı İmparatorluğunda Alman Nüfuzu en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Alman subayların da Türk dilini öğrenemeyip, Türkiye'yi tanımamaları ve tanımamakta ısrar edişleri onların başarısızlık ve sevimsizliklerinin en önemli nedenlerindendir.
Türkiye Almanya'nın iktisadi, siyasi, askerî nüfuz alanına girdi, ama gerçek Alman kültürünü değil, yüzeydeki Alman kültürünü, daha doğrusu Alman propagandasını tanıdı.
Berlin kongresi'nden sonra ağır bir darbe yiyen ve tarihi dönüm noktasına gelen Osmanlı İmparatorluğu yöneticilerinin büyük devletler arasında Almanya yakınlık duymalarının nedenini Avrupa büyüklerin dış politikalarındaki ilkeleri yöneldikleri etki alanlarının Osmanlı İmparatorluğu'nun yaşama şansına son verecek biçimde değişmesidir.
Yıkımın eşiğinde olan ve tebaasının hayat güvenliği ve refahını sağlamaktan aciz İmparatorluk; bütün dünyada ezilen Müslümanları kurtarmak ve onlara önderlik etmek gibi göstermelik bir ideolojiye sığındı.
Umutlarını Almanya'ya ve Kayzer Wilhelm'e bağlayan sadece Sultan Abdülhamid değildi. Hattâ o tedbirli bir tutum içinde idi denebilir. Ülkenin birçok çevresinde Almanya yeni bir kurtarıcı olarak düşünülüyordu.
Alman sanayiinin çağın ölçüleri içinde önemli gelişmeler kaydetmesinde demiryolu yatırımlarının payının İngiltere ve ABD'ye oranla daha fazla oluşunun rolü büyüktür.
Osmanlı İmparatorluğu geri kalmış bir denizciliğe sahipti ve ciddi bir modernleşme, maalesef reform için Almanya donanmasından subay getirilmekle başarılamadı.
İmparatorluğu fiziki olarak parçalamak isteyen İngiltere, Fransa ve Rusya karşısında, tarihinin son sayfaları yazılan Osmanlı İmparatorluğu'nun paniğe kapılması ve Almanya'ya kapılarını açması kaçınılmaz görünüyordu.
Herzl burada bilinen o meşhur teklifi, Filistin'e Girit’in benzeri özerk bir statü verilmesi ve Yahudi göçüne göz yumulması karşılığı, Osmanlı borçlarının ödenmesi için teşebbüse geçecekleri teklifini yapmıştı. II. Abdülhamid bu teklif üzerine, “Yahudi milletine karşı derin bir sempatisi olduğunu, ancak bu isteklerini yerine getirirse büyük devletlerle, özellikle Rusya ile başlarının derde gireceği, meseleyi nazırlarla tartışması gerektiği” cevabını verdi.
Bizzat Sultan Abdülhamid; " giden paşazadelerin askerlik mesleğini öğreneceklerine, eğlence ve sefahat ile vakit geçirdiklerini sonra da gelip kendini beğenmiş bir tavırla arkadaşlarını ve ihtiyar komutanlarını küçümsediklerini " itiraf etmektedir.