1300-1600

Osmanlı İmparatorluğu'nun Ekonomik ve Sosyal Tarihi - Cilt 1

Halil İnalcık

Osmanlı İmparatorluğu'nun Ekonomik ve Sosyal Tarihi - Cilt 1 Sözleri ve Alıntıları

Osmanlı İmparatorluğu'nun Ekonomik ve Sosyal Tarihi - Cilt 1 sözleri ve alıntılarını, Osmanlı İmparatorluğu'nun Ekonomik ve Sosyal Tarihi - Cilt 1 kitap alıntılarını, Osmanlı İmparatorluğu'nun Ekonomik ve Sosyal Tarihi - Cilt 1 en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
sipahi'lerin köyde oturup toprak tasarrufu ve vergi tahsilatını bilfiil kontrol ettiği Osmanlı tımar rejimi, feodal bir toplumun ana çizgilerini taşıyordu. Bu rejimin Batı tipi bir feodalizmden başlıca farkı, devletin köylü ile askeri sınıfın yerel mensupları arasındaki bütün kişisel bağımlılıkları ilga etmiş olması sonucu, toprak tasarruf haklarının, vergilerin ve sipahi'ler ile köylüler arasındaki ilişkilerin hep yalnızca sultanın kanunları çerçevesinde düzenlenip merkeziyetçi bir bürokrasi tarafından sıkı sıkıya denetlenmesi noktasında düğümleniyordu
Sayfa 110
Kapitülasyon ve Ayrıcalıklar
II.Mehmet’in kayırdığı Rumlar, onun saltanatı döneminde Osmanlı maliyesi ve politikasında özellikle aktif rol oynadılar. Fatih, Rum Mehmet, Hâss Murad ve Mesih gibi Rum dönmelerini vezirliğe kadar yükseltti. Üstelik son ikisi Palaeologos ailesine mensuptu. *1517’de Mısır’ı fetheden I. Selim, Memlüklerin Fransızlara ve Katolanyalılara karşı tanımış olduğu kapitülasyonları yeniledi. Bunların İtalyanlara verilen kapitülasyonlar kadar kapsamlı olmamasına karşın, bu yolla Fransızlar ilk defa Osmanlı topraklarında ticaret ayrıcalığı elde etti.
Sayfa 256 - Palaeologos Hanedanı 1259-1453 arasında Hüküm süren Bizans Hanedanı
Reklam
AÇIKLAR VE OLAGANÜSTÜ ÖNLEMLER
Osmanlı maliyesinde maaşların 354 günlük İslami ay yılına göre ödenmesi eski bir gelenekti . Buna karşılık güneş yılında mevsimlerin sırası değişmediğinden, devletin mali yılı, tarımsal vergilerin toplanmasında güneş yılına uymak zorundaydı.1 Bu, bütçe muhasebesinde, özellikle de maaş ödemelerinde tutarsızlıklara yol açıyordu. Her takvim yılının sonunda doğan toplam maaş hakları , güneş yılına göre 11 gün eksik kalıyordu. Bunun sonucu, otuz iki yılda bir, bir fazla ay yılının ortaya çıkmasıydı. Başka bir deyişle, otuz i ki yıllık bir dönem boyunca devlet yalnızca otuz i ki yılın vergi sini toplarken, maaşlı kesim otuz üç yılın maaşını talep edebiliyordu. Bu da devletin dönem dönem ekstra ödemeler yapmak zorunda kalması demekti . Sahillioğlu bu durumun, devlet maliyesindeki büyük döngüsel krizlerin esas nedeni olduğu ve ücretli askerler arasında hoşnutsuzluğa yol açtığı kanısındadır. Asker maaşlarının toplam bütçenin yüzde 1 2'sini alıp götürdüğü unutulmamalıdır. Yeniçeri maaşları her yıl dört taksitte ödendiğinden, her sekiz yılın sonunda bir ekstra ödeme, her otuz iki yılda ise dört ekstra ödeme zarureti doğuyordu.
Sayfa 143
OSMANLI EKONOMİSİ VE MERKANTİLİST AVRUPA
Osmanlılar açısından esas kaygı, daima devletin fiskal (gelirci) çıkarları ile iç pazardaki tüketicilerin korunmasıydı; oysa merkantilist ekonomilerde rekabete dayalı bir uluslararası piyasanın icapları, ekonomik düzenlemeleri belirliyordu. Son tahlilde bu uçurum, otoriter bir hükümdarın kontrolündeki bir statü toplumunun sosyal yapısı ile, serbestce oluşmuş sınıflardan meydana gelen bir yapıya erişmiş ve burjuva sınıfının iktidarı paylaştığı bir sivil toplum arasındaki tezattan doğmakta idi. KAYNAK = Coleman ( l 969a), ss. 98-99; Viner ( 1969), ss. 8 1-92.
Sayfa 88
Merkezi bürokrasinin dış fetihler yoluyla yeni mukataa gelirleri peşinde koşmasının yanısıra, askeri sınıfın aşağı kademeleri de fethedilen topraklardan timar almak için baskı yapıyordu . Fetih politikasının sürdürülmesinde önemli bir etmen olan bu baskıyı, Osmanlı fiskalizminin bir parçası olarak değerlendirmek de mümkündür.
Sayfa 112
Osmanlı devletinin toprak mülkiyetinin niteliği, ancak çift-hane sistemi çerçevesinde tam olarak anlaşılabilir.
Sayfa 150
Reklam
Merkeziyetçi Osmanlı rejiminde toprağı kiralama ve iltizam yönteminin yaygınlaşması için nasıl bir açıklama getirilirse getirilsin, sipahi'nin hassa toprağını idare etmeyi de, kendisine ayrılan kaynakların kirasını kovalamayı da beceremediği gerçeği değişmeyecektir. Osmanlı tahrir emin'lerinin imparatorluğun dört bir yanında bu beceriksizliği gözlemiş ve tekrar tekrar merkezi hükümete bildirmişler; sipahi'nin hassa çiftliği, çayırı , meyva ağaçları veya un değirmenlerinin idamesi açısından kiralama veya tapu ile reaya'ya devri yönteminin tasarruftan daha iyi bir yol olduğu görüşü hakim olmuştu. 1539'da Bosna tahrir emin'i de aynı olguyu gözleyip bildirdiğinde sultan, bu tür toprakların hassa statüsünün, yani sipahi'nin dolaysız kontrol ve kiralama yetkisinin ilgası ile, bu toprakların bundan böyle reaya'ya tapu karşılığı "satışı "nı, yani tapulu tasarruf haline dönüştürülmesini emretti . Aşağı yukarı aynı dönemde Anadolu'daki Hüdavendigar sancağında da aynı politikanın benimsendiğini görüyoruz.
Sayfa 161
Ayrıca, Osmanlıların zenginliği, yeni teknolojiler sayesinde tarımın, çeşitli sanayi ve ticaret gel iri nin azamiye çıkarılması gibi entansif (Yoğun tarım) yöntemlerden değil, fetih yoluyla ilhak edilen topraklardaki yeni vergi kaynaklarından bekliyorlardı.! Kaynak = İki sistem arasındaki tezat, daha Adam Smith ( 1937), ss. 3 ve 97'de vurgulanmıştır.
Sayfa 89
Avrupalıları entansif tarıma, dış ticarette merkantilizme ve ülke içinde emeğin daha entansif kullanımına yöneltecekti.
Sayfa 89
165 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.