Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Osmanlılarda Sahaflık Ve Sahaflar

İsmail E. Erünsal

Osmanlılarda Sahaflık Ve Sahaflar Sözleri ve Alıntıları

Osmanlılarda Sahaflık Ve Sahaflar sözleri ve alıntılarını, Osmanlılarda Sahaflık Ve Sahaflar kitap alıntılarını, Osmanlılarda Sahaflık Ve Sahaflar en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Sahaflar Çarşısı'ndaki dükkânların mülkiyeti Ayasofya Vakfı'na âitti. Ancak bu dükkânları vakıftan kiralayanların sahip oldukları işletme hakkı miras yoluyla çocuklarına geçebiliyordu. Bu yüzden arşiv kayıtlarında bazı dükkânlar hisseli duruma düştüğünden bu durumu da belirtmek için "nısf hisse", "sahhâf dükkânında on bir buçuk sehm hisse-i şâyi'a" gibi ifadeler kullanılmaktadır.
Sayfa 115
İbn Ebi Usaybi'a'nın naklettiğine göre İbn Sina, daha meşhur olmadığı dönemde bir gün Verrâklar Çarşısı'na gitmişti. Dellâl satışa çıkardığı bir kitabı İbn Sina'ya gösterip almasını tavsiye etmişti. İbn Sina almak istemeyince dellâl "bu kitabı al, sahibinin paraya ihtiyacı var; üç dirhem gibi ucuz bir fiyat istiyor" diyerek ısrar edince, İbn Sina kitabı almıştı. Eve gidince, kitabı incelemiş ve Fârabi'nin Mâ-ba'de't- Tabî'a adlı eseri olduğunu görünce çok sevinmişti.
Sayfa 41
Reklam
XIX. asrın ikinci yarısında şehrin Beyoğlu ve Galata bölgelerinde matbu kitap satan gayrımüslim kitapçıların sayısı oldukça artmıştır. Ancak bu kitapçılar daha ziyade kendi cemaatlerine ve yabancılara hitap eden kitaplar satmaktaydılar. Bunun tek istisnası Macar bağımsızlık savaşının yenilgiyle sonuçlanmasından sonra 1849 yılında Turkiye'ye göç edip bir sahaf dükkânı açan Dániel Szilágyi'dir. Macar dilbilimci İgnác Kúnos, Szilágyi'nin Timoni Caddesi'ndeki dükkânında bir kısmı Ural-Altay dilleriyle ilgili çok değerli yazma eserler bulunduğunu söylemektedir. Szilágyi'nin ölümünden sonra 1886 senesinde dükkânında bulunan 438 değerli yazma, Armin Vámbéry'nin girişimleri sonucu Macar İlimler Akademisi'nce satın alınarak Macaristan'a götürülmüştür.
Sayfa 138
Sahaflar Çarşısı'ndaki müzâyedeler genellikle Salı günleri yapılmaktaydı. Namık Kemal, Menemenli Rif'at Bey'e yazdığı bir mektupta enteresan kitaplar bulmak istiyorsa salı günleri Sahaflar Çarşısı'nda bulunmasını tavsiye eder.
Sayfa 313
Mısır'ın fethinde Memlûk sultanlarının hususî kütüphânelerinin Otlukbeli Savaşı'ndan sonra da Uzun Hasan'ın kitaplarının İstanbul'a getirildiği bilinmektedir. Fethedilen topraklardaki vakıf kütüphânelerine ise dokunulmadığı gibi sayımları yapılmış, katalogları hazırlattırılmış ve düzenli bir şekilde faaliyetlerini sürdürmeleri sağlanmıştır.
Sayfa 296
27 N. 1310 (14 Nisan 1893) tarihinde vefat eden Muallim Naci'nin ölümünden bir buçuk yıl sonra tespit edilen terekesinde, kütüphânesindeki kitaplar yanında telif etmiş olduğu bazı eserlerinin basılı çok sayıda nüshaları bulunduğu görüldüğünden, müzâyedesi dört farklı yerde gerçekleştirilmiştir: Evinde, Sahaflar Çarşısı'nda, Bâbıâli Caddesi'nde Kitapçı Arakel Ağa'nın dükkânında, Hoca Paşa Hanı derununda. Çok sayıdaki matbu kitabın satışı için Kitapçı Arakel'in dükkânıyla Bâbıâli'deki Hoca Paşa Hanı en uygun yerlerdi.
Sayfa 309
Reklam
Evliya Çelebi, Bidlis Hanı Abdal Han'ın hazinesinden çıkan meşhur hattatlar tarafından hükümdarlar için yazılmış mücevher ciltli mushaflarla dinî ilimlerle ilgili iki bin altı yüz kütüb-i nefisenin ve birkaç bin cilt de müzehheb ve münakkaş edebî eserlerin, murakkalar ve kıtaların ve "kefere hattıyla basılmış" kitapların müzâyedeyle satıldığını nakleder. Eğer Evliya Çelebi'nin naklettikleri doğru ise bu müzâyede imparatorluk tarihinde yapılmış en zengin müzâyede olmalıdır.
Sayfa 305
Gerek İstanbul'da gerekse taşrada ilmîye sınıfından sonra sahafların en önemli müşteri grupları arasında tekke mensupları yer alıyordu. Osmanlı coğrafyasına yayılmış bütün tekke ve zaviyelerin bir çoğunda kütüphânelerin mevcut olması ve şeyhler ve tarikata bağlı olan diğer tasavvuf erbabının terekelerinde önemli miktarda kitaba rastlanması bu zümrenin de sahaflarla olan yakın münasebetini belgelemektedir. Hatta İstanbul'da kurulan ilk kütüphâne, Visali adıyla tanınan Şeyh Muhammed b. Şeyh Hasan Geylanî'nin 858 (1454) yılında kurduğu kütüphâne olup tekke mensuplarının kitapla ilişkisini göstermesi bakımından önemli bir örnektir.
Sayfa 147
Batı'dakinin aksine Osmanlı ülkesinde, ne dinî ne de siyasî endişelerle sahafların faaliyetleri kontrol altına alınmaya çalışılmıştır.
Sayfa 209
İstanbul'da Osmanlı ilmî hayatının ve kültür ortamının gelişmesinde önemli katkıları olan sahaflar, kitapla okuru buluşturmanın ötesinde, toplu olarak bulundukları mekân dolayısıyla Sahaflar Çarşısı nâmıyla bir ilim ve kültür muhitinin oluşumuna da zemin hazırlamışlardır. Bu dönemdeki Bursa ve Edirne sahaflarının Osmanlı kültür hayatına katkılarınınsa farklı bir şekilde gerçekleştiği görülüyor. Bursa sahafları eğitim ve öğretim için gerekli kitaplar yanında, kitap telîfi ve istinsâhı için gerekli, başta kâğıt olmak üzere, kalem, kalemtıraş, mürekkep gibi her türlü malzemeyi temin etmekte ve cilt de yapmaktaydılar.
Sayfa 139
Reklam
Sahaflar hakkındaki peşin hükümlerin, özellikle de çoğu ilmîye mesleğinin çeşitli kademelerinde görev yapan bu kimselerin câhil oldukları hususundaki görüşlerin temelsiz olduğu anlaşılmıştır. Hazırladıkları müzâyede listelerindeki kitapların tasnifi ve adlarının tespiti konusundaki gösterdikleri başarı da bu kanaatin yanlış olduğunu ortaya koymuştur.
Sayfa 338
Sahaf esnâfının başı sahaflar şeyhi idi. C. White, sahaflar şeyhinin esnâfın en yaşlı ve en saygın kişileri arasından seçildiğini söyler. Sahaflar şeyhliğinin ne zaman ihdas edildiğini bilemiyoruz. Ancak Galland'ın bu görevliden "kitapçıların başı olan sahafbaşı" diye bahsetmesi, XVII. asra ait bazı sicil kayıtlarında da bu isimle anılan bir görevlinin geçmesi, sahaflar şeyhinin oldukça eski bir tarihten itibaren mevcut olduğunu gösterir.
Sayfa 215
XIX. asır ise sahaflıkta önemli gelişmelerin yaşandığı bir dönem olmuştur. Matbu eserlerin kitap pazarına girişi, eğitim sistemindeki reformlar, yeni okulların açılması, okuma yazma oranındaki yükseliş ve yeni ortaya çıkan okuyucu kitlesinin ilgi duyduğu kitaplar sahaflık mesleğinin de bir değişim sürecine girmesine sebebiyet vermiş ve sahafların bir kısmı geleneksel sahaflıktan önce kitapçı-sahafa, daha sonra da yayıncı-sahafa dönüşmüştür.
Sayfa 81
XVII. asırda sahafların ticarî faaliyetlerini konu edinen bir belgeye rastlayamadık. Özellikle de zararlı olduğu düşünülen kitapların sahaflarda satışıyla ilgili bir kısıtlamanın olduğunu gösteren herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. Devletin kitap satışına yaklaşımı daha çok alıcının-satıcının kandırılmamasını ve satışların belirli kurallara uyularak yapılmasını düzenleme yönünde olmuştur.
Sayfa 210
Bazı müelliflerin, Osmanlıların fethettikleri Arap topraklarında mevcut kütüphânelerdeki kitapları alıp İstanbul'a getirdikleri şeklindeki görüşleri gerçek dışıdır. Osmanlı döneminde fethedilen topraklardaki mevcut vakıf kütüphânelerine el sürülmediği gibi, bu bölgelerde Osmanlı devlet adamları ve ulemâsı tarafından birçok vakıf kütüphânesi de kurulmuştur. Ancak fethedilen bölgelerin beylerinin ve hükümdarlarının özel kütüphânelerinde bulunan kitaplar ganimet olarak kabul edildiğinden bunlara el konulmuştur.
Sayfa 296