İnsanın var olabilmesinden daha önemli bir mesele varsa o da kendisi gibi var olabilmesidir. Belki de hayatımızın en büyük çatışmalarından birisidir bu: "Kendim gibi var olabiliyorum" Demek. Bazen hissettiği korkularda kaybolur insan, olduğu gibi davranmanın yaşatabileceği sonuçları düşünür. Yok olmaktan, hiç olmaktan, "öteki" olmaktan korkar. Sanki toplum ve içindeki herkes birer yalanmış gibi gelir. Herkes benliğini saklayan bir maske altında yaşıyor ve toplum nasıl olmaları gerektiğine karar veriyorsa öyle olmak için çabalıyorlardır. Golyadkin entrikacı değildir, saman altından su yürütmez. Kurnazlığa karışmadan açık seçik hareket edebilir. Kendi gibidir yani. Var olabilmiş midir tartışılır ama bu macerada kendi gibi olmaktan kaçamaz. Tam da bu sebepten öteki olmuştur. Gözle görülen bir hayalet haline gelmiş, bırakın iş arkadaşlarını hizmetçisinin bile saygısını kazanamayan bir böcek durumuna düşmüştür. Bir anda beliren kopyası ise onun tam olarak istediği personasıdır. Herkes tarafından saygı gören, işinde başarılı ve makul biri. Bu da aslında insanın yani Golyadkin'in kendi benliği ve yaratmak istediği yalan benliği arasındaki çatışmadır. Golyadkin yenilmiştir çünkü insan herkesten kaçsa da kendinden kaçamayacak kadar basit bir varlıktır.