Yirminci yüzyıl, ondokuzuncu yüzyılın kalıtını yüklenirken, geçmişin yanlışlarını bulup göstermiş, eleştirmiş, "tanıma"yı, tanımanın yollarını yeniden düşünmeye, irdelemeye çalışmış pek çok insanın konuşup yazdığı
bir yüzyıl olmasına olmuştur ama, ne yazık ki, bu son yıllarına
varasıya "öteki"ne karşı davranışın en acımasız, en kanlı, en çılgınca örneklerini art arda sergilemekten başka bir şey yapamamış görünüyor. "Gelişen teknoloji", en yararlı göründüğü alanlarda bile, ötekini ezmenin, ona usa sığmaz acılar vermenin bir
başka adı olabiliyor.
Gençken kendisine çok güvendiğimiz, bel bağladığımız sırada,
hakkını en iyi biçimde verecek giysileri giydirmeğe baktığımız,
gerginliğini, esnekliğini gözettiğimiz gövde, yaşlanınca büsbü
tün koyvermesek de önceleri düzeltmeye, sonra gizlemeye ama
gene de korumağa çabaladığımız gövde; her yaşta acı çeken gövdeye dönüşebilir. Bu, apayrı bir niteliktir, bildiğimiz gövdenin
yerine bilmediğimiz bir şey gelir oturur. "Kendimiz" diyegeldi
ğimizi, yeniden, başka türlü tanımaya başlarız.