Üzerinde bir hüzün vardı, sebebini bilmiyordu, sanki onun için çok kıymetliyken kaybettiği, ebediyen yitirdiği bir şeye duyulan bir özlem, acı. Buna alışıktı; birçok şeyi çok sevmişti ve çok şey kaybetmişti; ama bu hüzün o kadar büyüktü ki, sanki ona ait değildi. Her şeyin tam merkezindeki hüznü hissetti, hatta ışığın gelişindeki hüznü.