Yazar, iki bölümden oluşan kitabın ilk bölümünde Özbek kimliğinin oluşum sürecini anlatmış. SSCB öncesi, SSCB dönemi ve bağımsızlık döneminde kimliği oluşturan etmenler ve bunlara yaklaşımlar derinlemesine verilmiş. Sovyet ardılı ülkelerin tarih yazımı sürecinde Özbekistan ve Tacikistan arasındaki sorunlara değinmiş.
İkinci bölümde ise; ülkenin bölgesel hegemon adayı olarak -ulus kimliğini ve güvenliğini gözeterek- komşularıyla ve Rusya, Türkiye gibi bölge dışı ülkelerle ilişkilerini irdelemiş. Politika açısından ders alınacak keza örnek de alınabilecek nitelikte olaylar var.
Ata yurdumuz Orta Asya ile ilgilenenler için başucu kitabı olmaya aday. Bir yıldır Bakü, Şuşa, Kırım, Kazan, Almatı, Bişkek üçgeninde okuduğum kitaplardan sonra en büyük eksikliğim olarak gördüğüm Özbekistan ulus kimliği ve dış politikasını da bu kitapla büyük ölçüde kapatmış oldum.
Zengin bir kaynakçaya sahip olan kitap, büyük uğraşılarla hazırlanmış. Doyurucu olduğu kadar, bazı tarihi kişilikler hakkında merak uyandırıcı. Bundan sonraki durağım, Buhara Hanlığının son dönemleri ve Feyzullah Hocayev olacak.
Yazarı tebrik ediyor, ikinci kitabını sabırsızlıkla bekliyorum. KEYİFLİ OKUMALAR...