Öne Çıkan Özgürlükten Kaçış kitaplarını, öne çıkan Özgürlükten Kaçış sözleri ve alıntılarını, öne çıkan Özgürlükten Kaçış yazarlarını, öne çıkan Özgürlükten Kaçış yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Toplumlarda, kültürün özünü oluşturan öğe, o toplumda en güçlü olan grupların ruhu, ya da düşünme biçimidir... Bunun nedeni, kısmen, bu grupların eğitim dizgesini, okulları, kiliseyi, basını, tiyatroyu, sinemayı denetleme ve böylece bütün bir nüfusa kendi fikirlerini benimsetme gücüne sahip olmasından kaynaklanmaktadır: üstelik, bu güçlü gruplar ünlü ve üstün konumda olduklarından, aşağı sınıflar onların değerlerine öykünmeye, bunları kabullenmeye ve kendilerini onlarla özdeşleştirmeye dünden hazırdırlar.
... Dünya, mistik öğelerden giderek daha fazla kurtulmaya başladı; insan, kendisini nesnel olarak görmeye başladı, yanılsamalar, giderek azaldı. Siyasal özgürlük de arttı.
Küçük tacirlerin tekellere karşı duyduğu öfke ve küskünlüğü,Luther, 1524 yılında basılan "Ticaret ve Tefecilik Üzerine" adlı kitapçığında çok güzel dile getirmiştir. "Bütün metalar, onların denetimi altında, ve sözü edilen bütün hileleri apaçık, hiç gizlemeden yapmaktan çekinmiyorlar, fiyatları keyiflerine göre indiriyor ya da yükseltiyorlar, Tanrının yarattıklarını yöneten efendilermiş gibi, inanç ve sevginin hiçbir kuralını tanımazcasına ve de turna balığının küçük balıklan yutması misali, bütün küçük tüccarları eziyor, yok ediyorlar."
Yaşama yönelik itki ne ölçüde engellenirse, yıkıma yönelik itki o ölçüde güçlenecektir yaşam ne kadar gerçekleştirilirse, yıkıcılığın gücü o ölçüde azalacaktır.
Her ne kadar iktidarın asıl zevkini "liderler" çıkarsa da, kitleler de sadistçe doyumdan yoksun bırakılmamışlardır. Almanya’daki, ve daha sonra zayıf ya da kokuşmakta olan diye tanımlanan uluslardaki siyasal ve aksal azınlıklar, kitleleri besleyen sadizmin nesnesi oldular. Hitler ile bürokrasisi, Alman kitleleri üzerindeki yetke ve güçlerinin tadını çıkarırken, bu kitlelere de başka uluslar üzerinde yetke sahibi olma ve dünyaya egemen olma tutkusuyla gi- lülünmeleri öğretildi.
Günümüzdeki kültürel ve siyasal bunalım, aşırı ölçüde bir bireyselliğin var olduğu olgusunun değil, bireysellik sandığımız şeyin boş bir kabuk haline gelmesinin sonucudur.