Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

İkinci Abdülhamid ile Siyonist Lider Dr. Theodore Herzl Arasında Geçen "Filistin'de Yahudi Vatanı" Görüşmelerinin Gizli Kalmış Belgeleri

Pazarlık

Vahdettin Engin

Pazarlık Sözleri ve Alıntıları

Pazarlık sözleri ve alıntılarını, Pazarlık kitap alıntılarını, Pazarlık en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Kendilerini medenî olarak niteleyen Avrupalıların Yahudileri ülkelerinden kovmalarını anlamak da zor ama aynı zamanda düşündürücüydü."
Sultan Abdülhamid, Şerif Hüseyin'in İngiliz ajanları ile irtibat halinde olduğunu haber alınca onu ailesiyle birlikte 1891'de İstanbul'a davet etti ve 18 yıl boyunca bir daha da bırakmadı. II. Abdülhamid'e göre Şerif Hüseyin karizmatikti, lakin zeki ve dirayetli bir devlet adamı değildi. Bu yüzden kullanılmaya müsaitti. İstanbul'daki bu zorunlu ikametgah 1908 yılına kadar sürdü. II. Abdülhamid bu süre içinde Şerif Hüseyin'in bu karizmasının, zaafları yüzünden Osmanlı Devleti aleyhine kullanılmasına da set çekmişti. II. Meşrutiyet'in ilanından sonra Mekke'ye dönmesine izin verilen Şerif Hüseyin aynı zamanda Mekke Emiri oldu. Artık rahat hareket eden Şerif Hüseyin'e İngiltere ve Fransa tarafından birçok vaat yapıldı. Fransızlar bir oğluna Suriye'yi verecekler, öbür oğluna da Lübnan diye bir ülke icat edeceklerdi. Şimdiki Suudi Arabistan ise kendisine kalacaktı. Bir kral soyu, hanedanlıklar şeklinde Arap coğrafyasını yönetecekti. İngilizler kendisine bazı Arapların kralı ve Müslümanların halifesi olacağını da vaat etmişlerdi.
Reklam
II. Abdülhamid bu zor dönemde ülkenin parçalanmasının önüne geçmeye çalıştı. Hükümdar, Osmanlı Devleti'nin siyasi ve iktisadi gücünün farkında olarak, her yabancı ülkeyi ayrı ayrı değerlendirip ona göre politika uygulamayı tercih etmiştir.
Filistin'in Dünya üzerinde bir sorun olarak ortaya çıkması Siyonizm ile bağlantılıdır.
"Basel'de ben Yahudi Devleti'ni kurdum. Eğer yüksek sesle söylesem, bana bütün dünya güler. Oysa, belki beş fakat hiç şüphesiz ki elli yıl içinde herkes bu gerçeği görecektir. Yahudi Devleti'nin varlığı manevi temellere oturtulmuştur. Bu devlet Yahudi halkının bu konudaki istek ve azmi ile kurulmuştur."
İsrail başbakanı Şimon Perez kürsüde konuşurken Süleyman Demirel'e dönerek şu sözleri söyler: "Geçenlerde sınırda bir Arap vatandaşla konuşuyordum. Sorunları nasıl aşarız diye sordum. Bana şöyle dedi: - Vallahi Beyim, biz Mısır'ın egemenliğinde yapamayız. - Peki, ne yapalım? - Sizin egemenliğinizde yaşamayız, çünkü siz Yahudisiniz. - O halde? - Vallahi, siz iyisi mi, bizi Osmanlıya bağlayın.
Reklam
Filistin yaklaşık dört bin yıldan beri tarih sahnesindedir. Bu süre içinde o kadar çok istilaya uğramış ve toprakları o kadar çok değişiklik göstermiştir ki Filistin adı verilen bölgeye belirli siyasi sınırlar çizmek zordur.
"Türkler aleyhinde bir zamanlar en ağır dili kullanmış olan Gladson'un şimdi Rusya'dan kovulan Musevilerin Filistin'e yerleşmeleri teşebbüslerinden dolayı Padişahtan yardım talep ediyor olması gariptir. Hristiyan taassubu yüzünden perişan bir şekilde ülkeden uzaklaştırılanların Osmanlı ülkesine sığınmaları yeni bir şey değildir. Hâlihazırda, Selanik ve diğer Osmanlı beldelerinde, Katolik krallar idaresi tarafından İspanya'dan kovulan nice Yahudi bulunuyor. Yeni ve hayret verici olan şey, Rusya imparatorunun zulmüne uğrayan Yahudilerin kurtuluşu için Gladson'un Zat-ı Şahanelerinin şefkatine ümit bağlamış olmasıdır."
Kendilerini medenî olarak niteleyen Avrupalıların Yahudileri ülkelerinden kovmalarını anlamak da zor ama aynı zamanda düşündürücüydü
Padişahın, Yahudilerin Filistin'de toprak satın alma girişimleri için "zannedersem şimdi alabilirler" diyerek İttihat ve Terakki idaresinin buna karşı çıkamayacağını ima etmesi Doktor Atıf Bey'i kızdırmıştı.
Reklam
İngiltere'nin Filistin'de Yahudileri destekler tavrı kısa bir süre içinde bir Arap-Yahudi çatışmasının çıkmasına yol açacaktı. Bundan sonra Filistin meselesi İngiltere için önemli bir problem teşkil edecekti. Çünkü Filistin, İngiltere'nin, Şerif Hüseyin'in şahsında Araplara vaat etmiş olduğu Büyük Arap Devleti'nin bir parçası idi. Halbuki İngiltere Arap Devleti'ni kurdurmadığı gibi, Yahudi göçlerine açmak suretiyle Filistin'i Araplardan koparıyordu. Bu suretle kutsal topraklar yavaş yavaş Yahudilerin yurdu haline gelecekti.
Yahudiler İslam'ın çıkışından bin yıl önce sürdürdükleri ve bir daha egemen olamadıkları İsrail topraklarına (Eretz İsrael) bir gün dönme arzusunu daima canlı tutmuşlardı. Bu vaat edilmiş topraklara tekrar kavuşma tutkusuna daha sonraları, Kudüs'ün tepelerinden biri olan Sion'a izafeten Siyonizm adı verilmiştir.
Ortadoğu'daki çıkarlarını ön planda tutan 2. Wilhelm için Herzl'in talepleri çok geri planda kalıyordu.
II.Abdülhamid'in zamanında hiç toprak kaybı olmadığı şeklindeki görüş doğru değildir. Her ne kadar savaşın çıkışından sorumlu değilse de, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sonrasında Balkanlardaki ve Doğu Anadolu'daki toprak kayıpları II.Abdülhamid'in padişahlığı sırasında gerçekleşmiştir.
İngiltere, 19. yüzyılın ortalarına doğru Filistin bölgesindeki Yahudilerin himayesi prensibini dış politikasının unsurlarından biri haline getirmişti.
182 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.