Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İkinci Abdülhamid ile Siyonist Lider Dr. Theodore Herzl Arasında Geçen "Filistin'de Yahudi Vatanı" Görüşmelerinin Gizli Kalmış Belgeleri

Pazarlık

Vahdettin Engin

En Yeni Pazarlık Sözleri ve Alıntıları

En Yeni Pazarlık sözleri ve alıntılarını, en yeni Pazarlık kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Türk İmparatorluğu bana ait değildir, Türk milletinindir. Ben onun hiçbir parçasını vermem. Bırakalım Yahudiler milyarlarını saklasınlar, benim imparatorluğum parçalandığı zaman onlar Filistin'i hiç karşılıksız ele geçirebilirler. Fakat, yalnız bizim cesetlerimiz taksim edilebilir. Ben canlı bir beden üzerinde ameliyat yapılmasına müsaade edemem. '
Sayfa 64 - YeditepeKitabı okudu
"Ben bir karış bile olsa toprak satmam, zirâ bu vatan bana değil milletime aittir."
Sayfa 64 - YeditepeKitabı okudu
Reklam
"İmparatorluğun prestiji için önemli olan Hicaz'daki kutsal topraklara, Yahudilerin devlet kurmaya çalıştığı Filistin'e ve Ermenilerin göz koyduğu Doğu Anadolu'ya şiddetle sahip çıkmış, buralar üzerinde oynanan uluslararası oyunları bozmak için devletin bütün imkânlarını kullanmıştır."
Sayfa 6 - YeditepeKitabı okudu
meDeni avrupa
Kendilerini medeni olarak niteleyen Avrupalıların Yahudileri ülkelerinden kovmalarını anlamak da zor ama aynı zamanda düşündürücüydü.
Sayfa 38 - YeditepeKitabı okudu
Siyaset İlmi
Şerif Hüseyin Hicaz bölgesinde nüfuzu olan birisiydi. Sultan Abdülhamid, Şerif Hüseyin'in İngiliz ajanları irtibat halinde olduğunu haber alınca onu ailesiyle birlikte 1891'de İstanbul'a davet etti ve 18 yıl boyunca bir daha da bırakmadı. II.Abdülhamid'e göre Şerif Hüseyin karizmatikti, lakin zeki ve dirayetli bir devlet adamı değildi. Bu yüzden kullanılmaya müsaitti. İstanbul'daki bu zorunlu ikametgâh 1908 yılına kadar sürdü. II. Abdülhamid bu süre içinde Şerif Hüseyin'in bu karizmasının, zaafları yüzünden Osmanlı Devleti aleyhine kullanılmasına da set çekmişti. II. Meşrutiyet'in ilanından sonra Mekke'ye dönmesine izin verilen Şerif Hüseyin aynı zamanda Mekke Emiri oldu.
Sayfa 16 - YeditepeKitabı okudu
Arka Kapak:
1890'lı yıllarda Yahudiler, Rusya başta olmak üzere Romanya ve Yunanistan'da uğradıkları baskılar yüzünden bu ülkeleri terk etmek zorunda kaldılar. Sığındıkları ilk ülke ise Osmanlı Devleti oldu. Dönemin padişahı II. Abdülhamid, başlangıçta insani nedenlerle Yahudilerin Filistin dışındaki Osmanlı vilayetlerine yerleşmelerine izin verdi. Fakat Yahudiler 'vaad edilmiş topraklar' olarak kabul ettikleri Filistin'e yerleşmek istiyorlardı. II. Abdülhamid'in saltanatı süresince bu konuda yoğun çabalar harcadılar. Özellikle Rothschild ve Baron Hirsch gibi zengin Yahudiler Filistin'de toprak satın alarak buralara göçmen yerleştirmeye çalıştılar. 1896'dan itibaren ise sahneye Theodore Herzl çıktı.
Yeditepe YayınlarıKitabı okudu
Reklam
İngiltere, 2 Kasım 1917'de Balfour Bildirisini yayınladı. Bu bildiri ile Filistin'de bir Yahudi Devleti kurulması öngörüldü.
Sayfa 146 - Yeditepe YayınlarıKitabı okudu
1922 yılında Milletler Cemiyeti kararıyla Filistin, İngiliz mandasına bırakıldı.
Sayfa 145 - Yeditepe YayınlarıKitabı okudu
II. Meşrutiyet'in ilanıyla birlikte Filistin'e Yahudi göçü bir anda yoğunlaştı. İttihat ve Terakki iktidarı bu durumu önlemeye yönelik tedbirler almaya çalıştıysa da başarılı olamadı.
Sayfa 145 - Yeditepe YayınlarıKitabı okudu
1889'da Askeri Tıbbiye öğrencileri Ohrili İbrahim Temo, Arapkirli Abdullah Cevdet, Diyarbakırlı İshak Sükuti, Kafkasyalı Mehmet Reşit, Bakülü Hüseyinzâde Ali Meşrutiyet yanlısı faaliyetlerde bulunmak amacıyla İttihad-ı Osmanî, yani Osmanlı Birliği adını taşıyan bir örgüt kurdular. Aynı yıl bu örgüt Paris'te yaşayan Meşrutiyet taraftarı Ahmed Rıza Bey'le irtibata geçti ve örgütün adı Osmanlı İttihad ve Terakki Cemiyeti oldu.
Sayfa 142 - Yeditepe YayınlarıKitabı okudu
Reklam
"Theodore Herzl, Sultan II.Abdülhamid'in huzuruna çıkıp Filistin'den Yahudilere toprak satmasını talep etmiştir." Peki aralarında böyle bir diyalog geçiyor mu? Hayır. Demek ki Herzl, II. Abdülhamid'in huzurunda kesinlikle böyle bir talepte bulunmamış. Doğal olan da budur.
Sayfa 114 - Yeditepe YayınlarıKitabı okudu
Sultan Abdülhamid, Şerif Hüseyin'in İngiliz ajanları ile irtibat halinde olduğunu haber alınca onu ailesiyle birlikte 1891'de İstanbul'a davet etti ve 18 yıl boyunca bir daha da bırakmadı. II. Abdülhamid'e göre Şerif Hüseyin karizmatikti, lakin zeki ve dirayetli bir devlet adamı değildi. Bu yüzden kullanılmaya müsaitti. İstanbul'daki bu zorunlu ikametgah 1908 yılına kadar sürdü. II. Abdülhamid bu süre içinde Şerif Hüseyin'in bu karizmasının, zaafları yüzünden Osmanlı Devleti aleyhine kullanılmasına da set çekmişti. II. Meşrutiyet'in ilanından sonra Mekke'ye dönmesine izin verilen Şerif Hüseyin aynı zamanda Mekke Emiri oldu. Artık rahat hareket eden Şerif Hüseyin'e İngiltere ve Fransa tarafından birçok vaat yapıldı. Fransızlar bir oğluna Suriye'yi verecekler, öbür oğluna da Lübnan diye bir ülke icat edeceklerdi. Şimdiki Suudi Arabistan ise kendisine kalacaktı. Bir kral soyu, hanedanlıklar şeklinde Arap coğrafyasını yönetecekti. İngilizler kendisine bazı Arapların kralı ve Müslümanların halifesi olacağını da vaat etmişlerdi.
Herzl'ın anılarında belirttiğine göre II. Abdülhamid Filistin'e Yahudi yerleşimi meselesine soğuk bakmış ve bununla ilgili olarak Newlinski'ye şunları söylemişti: "Eğer Bay Herzl senin benim arkadaşım olduğun gibi arkadaşın ise, ona söyle bu meselede ikinci bir adım atmasın. Ben bir karış bile olsa toprak satmam, zira bu vatan bana değil milletime aittir. Milletim bu imparatorluğu kanlarını dökerek kazanmış ve yine kanları ile mahsuldar kılmıştır. O bizden ayrılıp uzaklaşmadan tekrar kanlarımızla örteriz. Benim Suriye ve Filistin alaylarımın askerleri birer birer Plevne'de şehit düşmüşlerdir. Bir tanesi dahi geri dönmemek üzere hepsi muharebe meydanında kalmışlardır. Türk imparatorluğu bana ait değildir, Türk milletinindir. Ben onun hiçbir parçasını vermem. Bırakalım Yahudiler milyarlarını saklasınlar, benim imparatorluğum parçalandığı zaman onlar Filistin'i hiç karşılıksız ele geçirebilirler. Fakat, yalnız bizim cesetlerimiz taksim edilebilir. Ben canlı bir beden üzerinde ameliyat yapılmasına müsaade edemem.
Padişahın, Yahudilerin Filistin'de toprak satın alma girişimleri için "zannedersem şimdi alabilirler" diyerek İttihat ve Terakki idaresinin buna karşı çıkamayacağını ima etmesi Doktor Atıf Bey'i kızdırmıştı.
"Basel'de ben Yahudi Devleti'ni kurdum. Eğer yüksek sesle söylesem, bana bütün dünya güler. Oysa, belki beş fakat hiç şüphesiz ki elli yıl içinde herkes bu gerçeği görecektir. Yahudi Devleti'nin varlığı manevi temellere oturtulmuştur. Bu devlet Yahudi halkının bu konudaki istek ve azmi ile kurulmuştur."
182 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.