Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İkinci Abdülhamid ile Siyonist Lider Dr. Theodore Herzl Arasında Geçen "Filistin'de Yahudi Vatanı" Görüşmelerinin Gizli Kalmış Belgeleri

Pazarlık

Vahdettin Engin

En Yeni Pazarlık Sözleri ve Alıntıları

En Yeni Pazarlık sözleri ve alıntılarını, en yeni Pazarlık kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
1889'da Askeri Tıbbiye öğrencileri Ohrili İbrahim Temo, Arapkirli Abdullah Cevdet, Diyarbakırlı İshak Sükuti, Kafkasyalı Mehmet Reşit, Bakülü Hüseyinzâde Ali Meşrutiyet yanlısı faaliyetlerde bulunmak amacıyla İttihad-ı Osmanî, yani Osmanlı Birliği adını taşıyan bir örgüt kurdular. Aynı yıl bu örgüt Paris'te yaşayan Meşrutiyet taraftarı Ahmed Rıza Bey'le irtibata geçti ve örgütün adı Osmanlı İttihad ve Terakki Cemiyeti oldu.
Sayfa 142 - Yeditepe YayınlarıKitabı okudu
"Theodore Herzl, Sultan II.Abdülhamid'in huzuruna çıkıp Filistin'den Yahudilere toprak satmasını talep etmiştir." Peki aralarında böyle bir diyalog geçiyor mu? Hayır. Demek ki Herzl, II. Abdülhamid'in huzurunda kesinlikle böyle bir talepte bulunmamış. Doğal olan da budur.
Sayfa 114 - Yeditepe YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Sultan Abdülhamid, Şerif Hüseyin'in İngiliz ajanları ile irtibat halinde olduğunu haber alınca onu ailesiyle birlikte 1891'de İstanbul'a davet etti ve 18 yıl boyunca bir daha da bırakmadı. II. Abdülhamid'e göre Şerif Hüseyin karizmatikti, lakin zeki ve dirayetli bir devlet adamı değildi. Bu yüzden kullanılmaya müsaitti. İstanbul'daki bu zorunlu ikametgah 1908 yılına kadar sürdü. II. Abdülhamid bu süre içinde Şerif Hüseyin'in bu karizmasının, zaafları yüzünden Osmanlı Devleti aleyhine kullanılmasına da set çekmişti. II. Meşrutiyet'in ilanından sonra Mekke'ye dönmesine izin verilen Şerif Hüseyin aynı zamanda Mekke Emiri oldu. Artık rahat hareket eden Şerif Hüseyin'e İngiltere ve Fransa tarafından birçok vaat yapıldı. Fransızlar bir oğluna Suriye'yi verecekler, öbür oğluna da Lübnan diye bir ülke icat edeceklerdi. Şimdiki Suudi Arabistan ise kendisine kalacaktı. Bir kral soyu, hanedanlıklar şeklinde Arap coğrafyasını yönetecekti. İngilizler kendisine bazı Arapların kralı ve Müslümanların halifesi olacağını da vaat etmişlerdi.
Herzl'ın anılarında belirttiğine göre II. Abdülhamid Filistin'e Yahudi yerleşimi meselesine soğuk bakmış ve bununla ilgili olarak Newlinski'ye şunları söylemişti: "Eğer Bay Herzl senin benim arkadaşım olduğun gibi arkadaşın ise, ona söyle bu meselede ikinci bir adım atmasın. Ben bir karış bile olsa toprak satmam, zira bu vatan bana değil milletime aittir. Milletim bu imparatorluğu kanlarını dökerek kazanmış ve yine kanları ile mahsuldar kılmıştır. O bizden ayrılıp uzaklaşmadan tekrar kanlarımızla örteriz. Benim Suriye ve Filistin alaylarımın askerleri birer birer Plevne'de şehit düşmüşlerdir. Bir tanesi dahi geri dönmemek üzere hepsi muharebe meydanında kalmışlardır. Türk imparatorluğu bana ait değildir, Türk milletinindir. Ben onun hiçbir parçasını vermem. Bırakalım Yahudiler milyarlarını saklasınlar, benim imparatorluğum parçalandığı zaman onlar Filistin'i hiç karşılıksız ele geçirebilirler. Fakat, yalnız bizim cesetlerimiz taksim edilebilir. Ben canlı bir beden üzerinde ameliyat yapılmasına müsaade edemem.
Padişahın, Yahudilerin Filistin'de toprak satın alma girişimleri için "zannedersem şimdi alabilirler" diyerek İttihat ve Terakki idaresinin buna karşı çıkamayacağını ima etmesi Doktor Atıf Bey'i kızdırmıştı.
"Basel'de ben Yahudi Devleti'ni kurdum. Eğer yüksek sesle söylesem, bana bütün dünya güler. Oysa, belki beş fakat hiç şüphesiz ki elli yıl içinde herkes bu gerçeği görecektir. Yahudi Devleti'nin varlığı manevi temellere oturtulmuştur. Bu devlet Yahudi halkının bu konudaki istek ve azmi ile kurulmuştur."
Reklam
II. Abdülhamid bu zor dönemde ülkenin parçalanmasının önüne geçmeye çalıştı. Hükümdar, Osmanlı Devleti'nin siyasi ve iktisadi gücünün farkında olarak, her yabancı ülkeyi ayrı ayrı değerlendirip ona göre politika uygulamayı tercih etmiştir.
II.Abdülhamid'in zamanında hiç toprak kaybı olmadığı şeklindeki görüş doğru değildir. Her ne kadar savaşın çıkışından sorumlu değilse de, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sonrasında Balkanlardaki ve Doğu Anadolu'daki toprak kayıpları II.Abdülhamid'in padişahlığı sırasında gerçekleşmiştir.
Yahudiler İslam'ın çıkışından bin yıl önce sürdürdükleri ve bir daha egemen olamadıkları İsrail topraklarına (Eretz İsrael) bir gün dönme arzusunu daima canlı tutmuşlardı. Bu vaat edilmiş topraklara tekrar kavuşma tutkusuna daha sonraları, Kudüs'ün tepelerinden biri olan Sion'a izafeten Siyonizm adı verilmiştir.
İsrail başbakanı Şimon Perez kürsüde konuşurken Süleyman Demirel'e dönerek şu sözleri söyler: "Geçenlerde sınırda bir Arap vatandaşla konuşuyordum. Sorunları nasıl aşarız diye sordum. Bana şöyle dedi: - Vallahi Beyim, biz Mısır'ın egemenliğinde yapamayız. - Peki, ne yapalım? - Sizin egemenliğinizde yaşamayız, çünkü siz Yahudisiniz. - O halde? - Vallahi, siz iyisi mi, bizi Osmanlıya bağlayın.
183 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.