Karanlığın sonuna gittim ben.
Orada pencereler dilsiz
kapılar sürgülüyken bağırdım:
Yankı dönüp geldi ve vurdu
yüzüme: Çöktüysem,tortu,dibime-
kimse sallamasın artık.
kendimizi ayırmak için topluyorduk antikaları ve egzotik nesneleri. "ama" diyordu: "seyrek de olsalar, bir benzerleri bana benzemeyen birinde yaşayıp gidiyordur ya - bu soğutmaya yetiyor onlardan beni." kendisine benzeyen biri olmadığına inanmıştı bir kez, geri dönemezdi.
paylaşılmaz olanı istiyordu demek. öyle bir şey, öyle bir insan ki: geçmişi ve geleceği bulunmasın - bir tek şimdiye ayarlı bir şimdiyi göstersin durmuş saatı. oysa durmuş bir saat bile…