Pertev Bey'in Torunları kitaplarını, Pertev Bey'in Torunları sözleri ve alıntılarını, Pertev Bey'in Torunları yazarlarını, Pertev Bey'in Torunları yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
“Zira Osmanlılıktan uzaklaştıkça, Türk hayatı cazibesini, karakterini, üslubunu, velhasıl asliyetini kaybediyordu. Bir bocalama, kendi benliğini kaybetme ve onu bir türlü bulamamasından mütevellit, Türkler için bir taklit devri başlıyordu.”
Anadolu'nun zor ve acı hayatı, insanlarında öyle bir görgü, terbiye ve izan yaratıyordu ki,bunu ,kökü birkaç nesil topraktan kesilmiş şehirlinin anlaması güç, çok güçtü.
Kitap seri şekilde yazılmış.
Pertev beyin üç kızı.
Pertev beyin iki kızı.
Pertev beyin torunları.
Her üç kitapta
Osmanlının son dönemi ve cumhuriyetin kuruluşu ve gelişmelerini pertev bey ailesi üzerinden geçmiş, yaşanılan dönem ve gelişmeleri anlatıyor.
Bu dönemi merak edenler için çok güzel bir kaynak.
Bölük pörçük makalelerin, üstü kapalı hatıratlardan derli toplu bir kitapta birleşik hali.
Acılar, ihtiraslar, vurdumduymazlık, bencillik, özveri, sevgi haset, egonun tavan yaptığı gözyaşının içe aktığı, içtenlik kokan bir kitap.
“Sultan Abdülhamid’den Atatürk’e, Celal Bayar’a kadar, Türkiye’de iktidara gelmiş kimseler varsa, onların en yakın ve büyük dostu ve diş hekimi olan Sami Günzberg, Mustafa Kemal’in doktoru Abravaya ve Avukat Gad Franko uzun seneler ve son zamana kadar siyonizm teşkilatının Türkiye’de başında idiler.”
“Zira Osmanlılıktan uzaklaştıkça, Türk hayatı cazibesini, karakterini, üslubunu, velhasıl asliyetini kaybediyordu. Bir bocalama, kendi benliğini kaybetme ve onu bir türlü bulamamasından mütevellit, Türkler için bir taklit devri başlıyordu.”
Münevver Ayaşlı’nın üçleme eseri olan ve serinin üçüncüsü olan Pertev Bey’in Torunları ;Pertev Bey’in kızlarından olan Nermin’in çocuklarından olan Baskın,Sermin,Tülay ve Aydın’ın hayatlarını konu almaktadır.Dört evladında birbirinden farklı ve birbirlerine ne kadar yabancı ve uzak düşünce yapıları vurgulanmıştır.Dört torunun tek ortak yanı başıboş ve müsrif olmalarıdır.1930 ve 1960 yılları arasında Türkiye’nin siyasi yapısı anlatılmaktadır.İyi okumalar.
Aslani yarali bırakırsan ( gerek Adnan Menderes'in seçimi ilk kazandiginda geçmişin hesabını sormayacagiz demesi, gerekse ihtilal çalışmalarına karşı yarım yamalak tedbir alması) gün gelir aslan seni parçalar ve de öyle olmuştur.
Ah ki ne ahh! Ah Türkiye'nin başına gelenler, ödenen bedeller, kaybolan gençlik ve tarihini, ecdadını unutarak keyfe keder yaşayan bizler...
(Günümüzle bağdaşan ne çok ortak yanı var!)
Osmanlılık'tan uzaklaştıkça, Türk hayatı cazibesini, karakterini, üslubunu, velhasıl asliyetini kaybediyordu. .................. Türkler için bir taklit devri başlıyordu.
Annesi:
>>Canım evladım, haydi yatalım, sen çok yorgunsun,>> dedi.Odalarına girince, Tülay kendisi için ayrı bir yatak yapılmış görünce annesine yalvarmaya başladı:
>>Oh, ne olur anneciğim, beni bu gece koynuna al.>>
Nermin:
>>Peki, yavrum, >>dedi.
Eski Türkçeyi bilmez ve eski yazıyı bilmez isen, Türkçeni, ben bir lisan olarak kabul edemem; o zaman iki lisan biliyorsun demekti.İngilizce ve Fransızca bu atık gündelik bir şey oldu.Hem de senden daha iyi bilmek şartıyle bak, dedi.İshak;>> İren kaç lisan biliyor, Almanca, Fransızca;İngilizce; İspanyolca;Rusca Rumence Yidiş. Burada da İbranice de ögrenecek başka çare yok. Her ikinizde de >>Şark dilleri>> mektebine gidersiniz, İbranice ve Arabca ögrenirsiniz; sen de Türkçe derslerine gir, anadilini öğlen; Eski Türkçeyi, eski harfleri öğren,>>demişti patron İshak.
Maalesef, en kıymetli varlığımız olan bu insanlar, ya kendi hallerine bırakılıyor veya neler, ne güzel şeyler yetişecek olan bu münbit topraklarda yaban otu veya daha fenası kötü tohum ekiliyor.