Peygamberliğin İspatı sözleri ve alıntılarını, Peygamberliğin İspatı kitap alıntılarını, Peygamberliğin İspatı en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kur'an kadar erken dönemde yazıya geçirilmiş, Kur'an kadar erken yazmaları olan, Kur'an ezberleyeni kadar ezberleyeni olan, birbiri ile kanlı bıçaklı grupların bile üzerinde ittifak ettikleri başka bir tarihî metin önümüze konulsun belki sonrasında tartışırız.
Kur'an, öyle bir güvenilirlik seviyesine ulaşmıştır ki onun hakkında "Acaba? Olabilir mi?" gibi bir şüphenin -bırakınız dile getirilmesi- düşünülmesi durumunda bile, kendisi dışındaki tüm tarihî metinler zaten çöp olmuş sayılır. Kur'an hakkında şüpheli konuşan biri için Kur'an dışındaki tüm metinler, direkt asılsız kabul edilir.
bilakis onlar, dünyevi beklentiden uzak bir şekilde samimi bir inançla Hz. Muhammed'in ﷺ peşinde giden kişilerdi. daha sonra, beklenmeyen dünyevi kazanç geldiğinde bile dünyaya meyletmediler. bu insanların samimiyeti güneş gibi açıktır.
"Gök ve yer onların ardından ağlamadı, onlara mühlet de verilmedi." (ed-Duhân, 44/29).
Hiyeroglif metinlerinde:
"Diyarlar senin için yas tutar, sen sıhhatle uyanan olduğun için;
Tanrılardan daha büyük olduğun için gökler ve yer senin için ağlar.”
Bu hiyeroglif metni 19. yüzyılın başlarında çözüldü, o zamana kadar ölü bir dil ve ölü bir alfabede yazılmış bir metin olarak kaldı. Hz. Muhammed'in (s.a.v.) bu metni bilmesi imkânsızdır. Oysa Kur'an, direkt bu metne cevap vermiştir.
Bu mucize iddiasında doğa olayına muhalefet yoktur. Bu, hiç kimsenin yapamayacağı bir olgu da değildir. Çünkü bugün hiyeroglifler okunur ve ulaşılır olduktan sonra her yazar, bu metinlere atıfla cevap verebilir. Ancak bunun Hz. Muhammed (s.a.v.) döneminde yapılması mucizedir.
Hodgson'ın ifade ettiği gibi; "En azından bütün Müslümanlar Kur'an konusunda hemfikirdirler."
Bugün ve dün, yeryüzündeki bütün Müslümanların ellerindeki mushaflar aynıdır. Her mezhepten ve meşrepten Müslüman, aynı mushafı öpüp başına koymakta ve Allah'ın kelamı olarak görmektedir.
Bu, kendisini tarihî veri kaynağı olarak kabul ettiğimiz ve kendisine itibar ettiğimiz neredeyse hiçbir kitapta var olmayan çok ciddi bir konsensüstür. O hâlde bunları delil kabul ettiğimizde, Kur'an'ı tarihi bir delil kabul etmememiz, tutarsız bir tavır olacaktır.