Pireyi Nasıl Deve Yapıyoruz? kitaplarını, Pireyi Nasıl Deve Yapıyoruz? sözleri ve alıntılarını, Pireyi Nasıl Deve Yapıyoruz? yazarlarını, Pireyi Nasıl Deve Yapıyoruz? yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
“Yaşadığımız olayların bizim üzerimizde nasıl bir etki meydana getireceğini belirleyen husus bizim ona yüklediğimiz anlamlardır.”
İnsanların karşılaştıkları sorunları ele almış ve bu sorunların çıkış noktasını anlatan terapi hikayeleri ile desteklenmiş,insanların karşılaştıkları sorunların asıl sebebinin ön kabüller olduğunu bu ön kabullerin de çocukluk döneminde varolduğunu ve ön kabulleri nasıl pasif hale getirmek gerektiği konusunda detaylı bilgi verilmiş.
Annem babam beni niye sevmiyor?
Herkes neden arkamdan konuşuyor?
Her şey üstüme üstüme geliyor. Niye?
Yoksa bana büyü mü yaptılar?
Hatasız olmalıyım. Ama nasıl?
Sorunlarımı unutmak istiyorum. Ne yapmalıyım?
Bu ve buna benzer pek çok sorun yaşıyoruz… Kimimiz bu sorunların üstesinden geliyor kimimiz her geçen gün daha da büyüyen problemler yumağı içinde kıvranıyoruz.
Oysa bu sorunların çözümü çok basit: Bakış açımızı değiştirmek!
Hayatı olmasını istediğimiz gibi değil de olduğu gibi görebilmek.
İşte o zaman deve sandığımız problemlerimizin aslında pireden de küçük olduğunu fark edebileceğiz.
Ergenlikten yetişkinliğe pek çok kişinin sorunlarına cevap bulacağı bu eserle, hayatınıza yeni bir pencere açabilir, büyüttüğünüz sorunların üstesinden kolayca gelebilirsiniz; hem de bir terapistten yardım alırcasına.
Problemleri yaşayan veya yaşadığını iddia edenlerle birebir yapılan görüşmelerden hareketle kaleme alınan bu kitap aslında problemlere çözüm sunmuyor. Pireyi nasıl deve yaptığımızın resmini çiziyor ve çözümün altın anahtarını elimize sunuyor.
– Muhtemelen sende “İnsanlar benimle ilgili kötü düşünmesinler ve olumsuz konuşmasınlar” diye bir düşünce var. Ama bu istek, âdeta “Köpekler havlamasın, kediler miyavlamasın” demek kadar yanlış bir şey.
Meydana gelen her olayın üzerimizdeki tesirini belirleyen şey, kendisine yüklemiş olduğumuz anlamdır. Bu anlamlandırmayı sağlayan şey ise kişinin ‘bakış açısı’dır.
Zaman en büyük sermayemizdir.Ancak buna rağmen akıp giden zaman sermayesini hoyratça kullanırız. Özellikle hayatın aşırı derecede hızlandığı bir dönemde zamanı yakalayabilmek ve onu verimli bir şekilde değerlendirebilmek çok önemlidir. Peki zamana bakış ve zamanla ilişki nasıl olmalıdır?
Her kütüphanede olması gereken, nadir kişisel gelişim kitaplarından biri. Psikolog Fatih Reşit Civelekoğlu yaşadığımız olaylara karşı farklı bir bakış açısı, farklı bir pencere açarak hayata karşı bakış açımızı değiştiren çok kıymetli bir kitabını okuyucularıyla buluşturmuş. Kitabın hali hazırda satışta olmaması çok üzücü. Umarım kendisi bunun gibi başka eserlerini de okuyucularıyla buluşturur.
"Cenab-ı Hakk'ı bulan ,neyi kaybeder ?Ve O'nu kaybeden,neyi kazanır?"Yani"O'nu bulan herşeyi bulur;O'nu bulmayan hiçbir şey bulmaz,bulsa da başına bela bulur".
Karşımızdaki bir aynadan yansıyarak gözümüzü alan güneş ışınları karşısında,ne güneşin konumunu nede aynanınkini değiştiremeyiz.Ancak bu değişmezler karşısında bakış açımızı değiştirmek suretiyle yansıyan ışığın gözümüzü almasına engel olabiliriz
Öncelikle şunu kabul etmeliyiz ki karşı tarafın beklentilerini hiçbir zaman karşılayamayız. İnsanları sürekli memnun etmek mümkün değildir. İnsan herzaman daha fazlasını ister.
Cin, büyü, nazar gibi kavramlar gerçektir.
- Kutsal kitabımız Kur'an-ı Kerim'de cinlerin, büyülerin ve nazarın var olduğuna dair ayetler vardır. Kur'an-ı Kerim'de büyü ile ilgili olarak en geniş bilgi Bakara Suresi'nin 102. ayetinde verilmektedir ... Bu ayette dikkatinizi çeken bir şey oldu mu?
- Bu âyete göre cinler var ve büyü yapılabilir.
- Yüce Mevla bu ayette "Allah'ın izni olmadıkça o sihirle hiç kimseye zarar veremezlerdi" diyor. Yani Allah istemeden ne cinler ne de büyücüler bize bir zarar veremez.
- Bunu bilmiyordum.
- Her şeyden önce şunu kabul etmeliyiz ki cinler ve büyü zaman zaman insana etki edebilir. Peygamber Efendi'miz bile büyüyle karşılaşmıştır. Felak ve Nas Suresi nazil olduktan sonra bu duaları okuyarak Allah'ın Hafiz(Esirgeyen, Koruyan) isminin tecellisine sığınmıştır.
- Yani Peygamber'imiz bile bunu yaşamış öyle mi?
- Evet, yaşamış ve atlatmış. Nasıl ki her insanın bünyesinde ve çevresinde zararlı ve yararlı mikroorganizmalar varsa çevremizde de cinler ve şeytanlar olabilir. Bunların var olması bizim onlardan korkmamizi gerektirmez. Abdest almak, Euzu Besmele çekmek gibi tedbirlerimizi alıp yaşamaya devam edeceğiz.
- ... Yine Bediüzzaman'ın Risaleler'inde beyan ettiği gibi son yüzyıllık savaşlarda Balkanlar'da, Çanakkale'de, Galiçya'da, Sarıkamış'ta ve en son İstiklal Savaşı'nda milletçe 5 milyon evladimizi şehit olarak verimsiz. Bir açıdan bakıldığında 5 milyon şehit çok büyük bir kayıp, zaten o dönemin nüfusu 20 milyon civarında. Ama öte yandan bu insanlar eninde sonunda oleceklerdi. Eğer şehit olmasalardi yaşlanarak yatağında ölen olacaktı ya da kazayla veya hastalanarak vefat edenler olacaktı. Şehit olarak öldükleri için Cenneti hak ediyorlar. Sadece cenneti hak etmekle kalmiyorlar, kendi aile efradından da 70 kişiye şefaat hakkı tanınıyor. Baktığımız zaman dünyevi açıdan bir kayıp gibi görünse de baki olan hayat açısından sadece kendisi için değil, bütün millete hayırlı sonuçlar verebilecek bir durum olduğunu görüyoruz...