Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Port Sudan

Olivier Rolin

Port Sudan Gönderileri

Port Sudan kitaplarını, Port Sudan sözleri ve alıntılarını, Port Sudan yazarlarını, Port Sudan yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Baskıyı gücünün aracı yapan kişinin egemenliğini kabul etmekte, hep alçakça bir yan vardır. Aşkla buyruk altına girmeyi kabullenmek hiç de öyle değildir; çünkü bu tür bir boyun eğişin temelinde, Platon'un yeniden okuduğum derslerine göre, ölümsüzlüğe ermenin, bedeni ve ruhu model alarak güzellikle yaratmanın soylu arzusu vardır: Bu özlem, alaya alınmış, yenik düşmüş, bozguna uğramış olsa da tanrıların dünyasına katılma biçimlerimizden biridir."
s. 109, 110Kitabı okudu
"...her insanın, içinde, yıkımının ve mutluluğunun gizil nedenlerini, tıpkı iskambil kâğıtları gibi karmakarışık bir halde taşıdığını düşünüyordu. ... insanların, diyordu, iki tür eğimi vardır: Kimilerinde eğim öyle hafiftir ki, sular, kaynağı nerede olursa olsun, dingin, sessiz bir akış tutturur. Kimilerindeyse, en küçük bir yağmur, önündeki her şeyi sürükleyip götüren sellere yol açar."
s. 61, 62Kitabı okudu
Reklam
79 syf.
·
Puan vermedi
Bazı kitapların büyülü bir şekilde beni bulduğuna inanırım. Yaşamın basit tesadüflerini kendimce romantize ediyor da olabilirim, yine de böyle düşünmek hoşuma gidiyor. Geçen hafta Beckett sevdiğimden Yankının Kemikleri'ni aldım elime. Çevirisini Suat Kemal Angı yapmış, pek de hoş bir önsöz yazmış. Suat Kemal Angı'yı Walter
Port Sudan
Port SudanOlivier Rolin · Dost Kitabevi Yayınları · 200115 okunma
"...ölülerle görüşmeye devam ettiğimiz düşsel alan var olmayı sürdürür. ... Ölüm, zaten, yüz çizgilerini, sözleri, tavırları sonsuza dek sabitleştirir."
"...ölüm, terk ediliş kadar derinden yıkmaz insanı. Ölüm, geri dönüşü olmayan şeylerin o iğrenç yumuşaklığına da sahiptir: ona isyan etmek, kararından dönmesini dilemek yararsızdır. Oysa sizi terk etme kararını, bilirsiniz ki bir kişi almıştır, hem de sizin kötülüğünüzü istemeyen, dahası, sizin için iyilik dileyen, bütün iyilikleri dileyen bir kişi yani sizi seven kişi. İyi ile kötü öylesine duyulmamış bir biçimde ters yüz olur, roller öylesine anlaşılmaz bir biçimde tersine döner ki üzüntüden sersemleyen zihin, bunları ne kavrayabilir ne de kabullenebilir, ... zihin, alınanın geri verileceğine, çözülenin yeniden bağlanacağına beslediği inançla tükenip gider."
"Dostların, anne-babanın ölümü bile terk ediliş kadar yıkıp bırakmaz insanı. Ölüm, varlığın derinlerinde temellenen birey olma güvenine zarar vermez. Ölüm, fotoğrafları, mektupları, giysileri, bir tutam saçı, güzel günlerin görkeminden bir şeylerin durmaksızın dirildiği o kalıntıları korur: Solmuş, sararmış ama yine de gösterişsiz ve sevecen bir biçimde o günleri çağrıştıran; insanı o günlere sırt çevirmeye mecbur etmeyen bir görüntü. Oysa ihanet hiçbir şeyi sağlam bırakmaz, tersine çevirdiği ve anlamını tümüyle zehirlediği geçmişi bile..."
Reklam
...sonra ayrıldık. Artık görüşmeyeceğimizi biliyorduk. Gelecek konusunda pek başarılı değildik...
ölümün ne olduğunu biliyorum, bu yaşımda ölümle bir kereden fazla karşılaştığım düşünülebilir, ölüm, terk ediliş kadar derinden yıkmaz insanı...
...o kadını beklediğinizi anımsadığınız zaman, istasyona giren bir tren, rayların üzerinde gıcırdayan tekerlekler, artık nerede olursa olsun yüreğinizi parçalayacak...
...eğer kendine inanmamak zayıflıksa, kendinden hiç kuşku duymamak da zayıflıktır; üstelik daha gülünç bir zayıflık...
Reklam
...edebiyatla sürekli ve özenli bir ilişkide bulunduğum halde edebiyatın ne olduğunu bildiğimi iddia etmiyordum. En azından, emindim ki, bu insanların yaşadığı ilişkiler değildi edebiyat...
...düşüncelerimin akışına ya da yalnız bir adamın kapıldığı heveslere göre okuduğum doğru. Onlarsa 'okunması gerekenleri' okuyorlardı...
yaşamayı sürdürebilmek için:((
İlk kucaklaşmayı daha da ateşli kılacak olan hayal kırıklığını yaratmak üzere perondaki sütunlardan birinin arkasına saklanarak o kadını beklediğinizi anımsadığınız zaman, istasyona giren bir tren, rayların üzerinde gıcırdayan tekerlekler, artık nerede olursa olsun yüreğinizi parçalayacak. O halde eğer hayatta kalmak istiyorsanız; o kadından geriye kalan tek şeyi, bir bütün hazinesini, bedene kazınmış tatlı alışkanlıkları sonsuza dek yağmalamaya, darmadağın etmeye çabalamanız gerekir. Oysa ölülerle görüşmeye devam ettiğimiz düşsel alan varolmayı sürdürür. Her an arabayı bizim sürmemiz, bir zamanlar birlikte kurduğumuz ve içinde yaşadığımız kenti unutmamız gerekir; içinde kalmayı istediğimiz, kalmayı sevdiğimiz şeyi yıkma çabasına, durmaksızın yeni baştan başlamamız gerekir. Sevilen kadının bedenidir, uğruna ölünen o nesnedir asıl, unutmayı inatla öğrenmemiz gereken. Gözlerin, parmakların, ağzın, tenin, cinsel organın; kişinin her yerinin, her parçasının sakladığı o bedenin anılarını, cesetlerin çürüdüğü gibi çürümeye ve erimeye terk etmeyi öğrenmek gerekir...
boşluğa yaslanmak
Sevgilisini yanında bulundurmaya alışmış bir adam, birbirine dolaşan ellerin eşitlik işaretiyle ya da bele ya da omza dolanan bir kolun daha korumacı işaretiyle sevgilisine bağlanan bir adam, gözlemlemeyi bilirseniz, hemen tanınır: tek başınayken iki kişiyle olduğu gibi yürümez; ama yalnızlığa alışkın bir adam gibi de yürümez. Bir beden eksiktir, o bedenin görünmeyen izi varlığını hissettirmeyi sürdürür; sanki adam bir yokluğa dayanır, bir hayaletin yanında yürür gibidir. Dik duruyor gibi görünür; oysa incelikli şeyleri görmeye bilenlere göre, bir yarısı koparılıp alınmıştır; o yarının kaybı sonsuza dek adamın dengesini bozar..."
kabuk tutmaz yara:((
Dünyanın ağırlığından kurtulmayı olmasa bile, en azından onu azaltmayı, hatta anlamayı; yükünü hafifleten masum ve sevecen bir birliktelik sayesinde ona daha bilgece katlanmayı hayal eden a., o zamana dek tanıdığı her şeyden çok daha üzüntü verici bir yalnızlık içinde bulmuştu kendisini. Çok fazla kendini beğenmişlik ve belki biraz da korkaklıkla, sonunda onu ezip bunaltan yeni bir beden ve yeni bir ruhun güvenli aşkında unutmak istediği eski yenilgilerdi: Büyüyen, çoğalan, o tertemiz ve yok edici yüzde sonsuza dek yer alan yenilgiler. Genç kadına gelince, onu sevmeye devam etmiş olabilirdi; Ama tıpkı bir nesneyi, cansız bir şey olmasa da farklı, eksilmiş bir hayatı yaşayan bir nesneyi sever gibi: bir ölünün anısı, bir tablo, bir kitap, bir müzik.Onun gözlerini sevmiş olabilirdi; ama çırpıntılı ve canlı bir ateş gibi değil; Mantara tutturulmuş kelebek kanatları gibi, güzel ve değişken; dikkatsiz bir elin toza çevirdiği kanatlar gibi. İkisi de düz bir ten olmak için kabuk tutmak yerine, açılıp ayrılan bir yaranın iki kenarına benziyordu."
44 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.