“Ah, ne inatçıdır aşk -hatta hayalimizde büyüttüğümüz ama yüreğimizde asla köklenmese de aşka pek benzeyen herhangi bir duygu- sisler, puslar arasında kaybolup gitmeye mâhkum olduğu an gelip çatıncaya kadar nasıl da ayak direr, inadından vazgeçmeden…”