Eski Türk Edebiyatına Giriş dersinde Bilal Alpaydın hocamız okumamızı istemişti. Fuzuli'nin Divan'ından sonra okuduğum ikinci eseri oldu Rind ile Zahid. Eser, nazım-nesir karışık bir hâlde yazılmış. Kitapta oğul (Rind) ile baba (Zahid)'in günah-sevap, gerçek-yalan, iyi-kötü gibi tartışmaları işleniyor. Baba (Zâhid) bu noktada Carl G. Jung'un yüce benlik arketipini yansıtarak Rind'e öğütler veriyor, doğru yolu göstermeye çalışıyor. Ancak Zahid için doğru olan Rind için doğru değil. Rind, samimiyetin peşinde. Çünkü Rind, mescittekilerin ibadetlerinde bir kibir olduğunu düşünürken meyhanedekilerin tamamen kendilerinden geçmiş olduklarını fark ediyor. Bu sebeple o, meyhanede pirin elinden aşk şarabını içmeyi tercih ediyor. En sonunda ise baba-oğul çatışmayı bırakıp teklik mertebesine erişiyorlar, meyhane de bir oluyor mescit de. Sağlıcakla kalın.