İstanbul, dingilinden fırlamış ağır bir tekerlek gibi yokuşun başından aşağıya bırakılmıştı. Yeni değer yargıları oluşmuş, serinkanlı tabiatında gelişigüzel düşüncelerle, duygularla görgüsüz bir bencillik filizlenmişti. O ölçülü güzellik şirazesinden çıkmıştı.