Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk

Cemâlnur Sargut

Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk Gönderileri

Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk kitaplarını, Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk sözleri ve alıntılarını, Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk yazarlarını, Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Hizmetkârlarınızı hor ve küçük görmeyin; dön geri borusu çalındığı zaman en arkadakiler en öne geçer.
Halkı o kadar seveceksin ki, ölümleriyle eksilip, doğumlarıyla çoğalacak kadar çok seveceksin. Onlarla bir ve beraber olacaksın.” diye öğüt veren bir anne olmak lazım.
Reklam
Tabiat kanunudur: Hasret, küçük ateşleri söndürür, büyükleri ise yangına çevirir.
Hizmetkârlarınızı hor ve küçük görmeyin; dön geri borusu çalındığı zaman en arkadakiler en öne geçer.
Akıl...
Sen akla bağlı kaldıkça beni anlayamazsın. Akıl halka gibi yalnız kapının bendidir, esiridir; ona içeri girmeye izin yoktur. Halkayı kapıya vur, böylece dışarıda beklediğini içeridekilere haber ver; fakat ona yapışıp kalma içeri girmeye bak. Bence akıl halkasına tutulup kalmak, tehlikeli bir şeydir; dışarıda kaldıkça herhangi bir düşmanın pençesine yakalanmak ihtimali pek çoktur
Hayat arkadaşı ölen birisine taziye mektubu:
Uzun bir arkadaşlığın sona ermesi, görünüşte hazin ise de, gizlilik elbisesi giymek demek, son bulmak demek değildir. Her şeyden önce rahmetli, temiz ve dürüst insandı. İnşaAllah makamı âlî, durağı nur olur. Size gelince, yalnız kalmış sayılmazsınız. Zira Allah’la olanlar için, yalnızlık ve kimsesizlik diye bir şey yoktur. Dünya halkı bizimle olmuş, Allah bizimle değilse, işte o zaman yalnızız demektir. Amma Allah bizimle olur da, dünya halkı, bizden uzak olursa o zaman cihan bizim ve bizimle demektir.
Reklam
Odunun faydalı olmasının tek yolu yanmaktır.
Ara! Diyorum; fakat sen bu sözleri anlayıcı mısın, yoksa okuyucu musun? Bahara mensup olan yağmurun fiil ve eseri, taze ve yaş olan ağacadır; kuruyup odun haline gelmiş olana değil. Ne vakit ki bir insanın sözleri de birçok kimselerin vücutları ağacı üzre esse, onu anlayacak ve istifade edecekler de, yaş ağaç derecesinde olanlardır.” İşte taze ve yaş ağaç kökü vasıtası ile her an meyve vermeye hazırdır. Aynı zamanda öğrenici olmayı ifade eder. Odun ise artık kökle ilgisini kesmiştir. Bu yüzden de faydalı olmasının tek yolu yanmaktır.
Bir annenin öğüdü:
“İnsanları seveceksin, gönlün bitmez tükenmez bir hoşgörü, bağışlama ve sevgi hazinesiyle dolu olmalıdır. Ayrıca insanları sevmenin yanında bütün yaratılmışları da, içinden gelen, aynı bitmez tükenmez sevgiyle sevmelisin. İnsanları sevmenin yanında, onlarla dost olmalı, onlara sempatik ve merhametli davranmalı, kendini onlar yerine koyarak başarılarından sevinç duymalı ve başarısızlıklarına da üzülmelisin. Onlarla kendini o şekilde birleştirmelisin ki onların doğumlarına sevinmeli ölümlerine de, acı duymalısın. Misyonun, insanlığı herkesce bilinmesi gereken aynı hedefe yönlendirmek olmalıdır. Bunun da en kestirme, en tesirli ve en güzel yolu sevgi yoludur. İnsanlar için duyulan bu sınırsız sevgi ile insanlık barış ve huzura kavuşabilir. Ancak bu yolla kemâle ulaşılır, bu âlemden ilâhî aleme ulaşılabilir, en sonunda da Allah'ı bulabilirsin.'
Hâlbuki insan tabiatında köle ve emir kulu kalmaya mahkûm hisler vardır. Kin, nefret, intikam, yalan ve iftira gibi. Cemiyetler ne vakit bu kölelere hürriyet tanıyıp başıboş bırakacak olursa hayat düzeni alt-üst olmaya mukadderdir. İnsanoğlunun hamurunda müspet ve menfi duygulara beraberce yer verilmiştir. Yeter ki menfi kuvvetler, müspet enerjinin hüküm ve kontrolü altında kalsın. Böylece de köleye efendi mevkii verilmesin. Bu idrake yalnız biz Türkler değil, bütün dünya muhtaçtır .”
Artık bu asrın insanı kendini yalnız et, kan ve kemikten ibaret bir mahlûk olarak görmek, onun için de sadece etine ve kemiğine hizmet etmek dalâleti içindedir, Bu yüzden de hâmil olduğu gerçekleri arayıp sormaz ve hatta seçemez olmuştur. Netice itibariyle kendi kendine yabancı hatta düşman kesilen bu insan sevgiyi unutmuş, imandan, ihlâstan habersiz kalmış, sonunda da üstüne çöken egoizme teslim olarak onun emrinde dünyaya meydan okuyan bir dev haline gelmiştir.
Reklam
Hakikat denilen tılsım, gökyüzünde uçuşan kuşlar gibidir. Onları avlayacak silâh, yollarına kurulacak tuzak olmadığı için çok defa bir görür bir kaybederiz.
Handır bu gönlüm, ya misafirhane., Dert konuklar, derman konuklar, hayal konuklar, melâl konuklar; mümkün konuklar, muhal konuklar. Hele hasret, hiç çıkmaz ordan, çıkmaz ordan. Handır bu gönlüm, yıkık, dökük.. Fakir konuklar, zengin konuklar, âlim konuklar, cahil konuklar; gelen konuklar, geçen konuklar. Hele bir Hancı vardır, hiç çıkmaz ordan, çıkmaz ordan..”
İnsan, Allah’ın en büyük eseridir. Kâinattaki bütün hâdiseler insanın eliyle gerçekleştirilmektedir. Böyle olunca, insan eğer Allah’la sağlıklı ve samimi bir münasebet içerisinde değilse yaşadığı dünyada kendisi ve toplumu için yararlı işlerden ve faaliyetlerden uzak kalır. İnsanın Allah’la yakınlığı ise “aşk” kavramı çerçevesinde mana kazanır. Aşksız iman, şekilde bir imandır. Böyle bir imanın insana da cemiyete de bir faydası olamaz.
Küçücük bir kalbin ne büyük sevgiler taşıyabileceğini düşündü. Eh, yere göğe sığmayan Allah-ı Azîmüş-şan “müminin gönlüne sığdım” demiyor mu?
Annemin adalet anlayışıyla ilgili verdiği ders: Arkamızdan bir araba gelip bize çarptı. Arabamın arkası parçalandı. Bize çarpan genç çocuk kamyonetten indi. Ve “abla, ehliyetim yok”, dedi. Ben de arabanın içinde annem olduğu için uzatmadım “çek git gözüm görmesin seni” dedim. Annemi arabadan indirmek için ön tarafa gittim. Kızgınlıkla “anneciğim, ehliyeti yokmuş çocuğun”, dedim. “Ne yaptın o zaman?”dedi. Ben “uğraşmamak için, çocuğu yolladım”, dedim. Annem, “bundan sonra yapacağı her kazada vereceği zararda Allah onun günahına seni de ortak etmesin? buyurdular. Bu hayatım boyunca aldığım çok mühim derslerden biridir. Lüzumsuz merhamet ve acımanın ileride zarara sebebiyet vereceğini ve halka hizmetin Hakka hizmet olduğunu, kişinin menfaati için halka hizmetten vazgeçmemek gerektiğini bize o kadar güzel örneklerle öğrettiler ki ondan sonra kim hata yapsa onun cezalandırılması hususunda gayret göstermem gerektiğini de anlamış oldum. Cezanın seçimi benim merhametimle alâkalı olabilirdi. Ama cezalandırılması için gayret göstermem şarttı. Annem hayatımda tanıdığım en âdil insandı.
127 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.