Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sanatta ve Günlük Yaşamda İletişim Çatışmaları ve Empati

Üstün Dökmen

Sanatta ve Günlük Yaşamda İletişim Çatışmaları ve Empati Gönderileri

Sanatta ve Günlük Yaşamda İletişim Çatışmaları ve Empati kitaplarını, Sanatta ve Günlük Yaşamda İletişim Çatışmaları ve Empati sözleri ve alıntılarını, Sanatta ve Günlük Yaşamda İletişim Çatışmaları ve Empati yazarlarını, Sanatta ve Günlük Yaşamda İletişim Çatışmaları ve Empati yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İnsanlar adlarının hatırlanmasından hoşlanırlar; seyrek görüştükleri bir kişinin kendilerine adlarıyla hitap etmesinden - muhtemelen kendilerine değer verildiğini düşündükleri için- hoşnut kalırlar.
Çocuklar başlangıçta doğal davranırlar, spontandırlar; duygularını ve düşüncelerini aynen davranışa dönüştürürler. Büyüdükçe ise birtakım duygu ve düşüncelerini saklamayı yani doğal davranmamayı öğrenirler. Örneğin dört yaşındayken misafire "niye geldiniz" diyen bir çocuk, büyüdüğü zaman rahatsızlık duysa bile misafirlerini "aman iyi ki geldiniz" diye karşılar.
Reklam
Yaşı kaç olursa olsun bir kişi, diğerine "sigara içme, sağlığa zararlıdır" dediğinde bu mesaj, koruyucu ve eleştirisi Anababa'nın ortak ürünüdür.
Pasif çatışmaların sergilendiği durumlardan birisi de öfkenin içe atılması, ifade edilmemesidir. Birbirlerine kızan insanlar, aralarında hiçbir şey yokmuşçasına iletişimi sürdürdüklerinde, pasif çatışma sergilemiş olurlar.
"küsme" sağlıksız bir iletişim şeklidir; etkileşim ortamını fakirleştirici özelliği vardır.
Büyüklerin birbirlerine küsmeleri zararlı olabilir. Büyüklerin çocuklara küsmeleri ise, çocuklar açısından çok daha zedeleyici, ruh sağlığını bozucu niteliktedir.
Reklam
...eğer ilişkide bir sorun varsa, bu sorundan söz etmemek, ileride daha önemli çatışmalara yol açabilir.
Ülkemizde televizyonun henüz çok yaygınlaşmadığı 1970'li yılların başında, televizyonu olmayanlar, televizyonlu komşularına gruplar halinde gitmeye başlamışlardı. "Tele-misafir" kavramı bu yüzden ortaya çıkmıştır. 1970'lerdeki bu olayın benzeri, yaklaşık yüz sene önce de yaşanmıştı. Okuma yazma bilenlerin az olduğu o yıllarda, özellikle İstanbul'da insanlar geceleri bir komşuda toplanır, okuma bilen birisinin okuduğu romanı dinlerlermiş.
... yeterli düzeyde çatışma içermeyen bir tiyatro eseri, teknik açıdan zayıftır; hatta çatışmasız bir metni tiyatro saymak bile mümkün değildir.
Bir insan karşısındakine akıl vermeden, onun aklından ve kalbinden geçenleri anlamaya çalışırsa, empati kurmuş, karşısındaki insanı yetişkin yerine koymuş olur.
Reklam
Eğer çocuklarımızı iğne kutularından, kristal vazolarımızı da çocuklarımızdan korumak istiyorsak, bunun iki yolu var. Birincisi çocuklara baskı yapmak, ceza vermektir. İkincisi ise, iğne kutusunu ve vazoyu ortadan kaldırmaktır. İkinci yol, çocuklarımızın ruh sağlıklarına ve gelecekteki başarılarına katkıda bulunabilir.
Sınırlarımızın geçirgenlik derecesini tayin etmeyi konu-komşuya bırakmamalı, inisiyatifi elimizde tutmalıyız. Hem çevremizle sıcak ilişkiler sürdürmemize fırsat verecek, hem de bireyselliğimizi zedeletmeyecek kalınlıkta sınırlar edinmeliyiz. Öyle olmalıyız ki, "başkaları ne der?" sorusu yerine "onlardan biri olarak ben ne diyorum?" sorusunu sormalıyız.
Toplum içinde yaşayan her bireyin bir bireysel sınırı bulunmalıdır. Bu sınır ne aşırı katı olmalıdır, ne de aşırı geçirgen.
Geri199
1.498 öğeden 1.486 ile 1.498 arasındakiler gösteriliyor.