Bu kitapta konuşanlar, konuşamayanların, konuşmak istemeyenlerin sıradan birer temsilcisidir.
“Kitabımın hazırlığı sırasında bir çok Ermeninin kapısını çaldım. Bu insanların hiçbiri önceden beni tanımıyordu. İlk kez bir Türk, onların özgeçmişlerini soruyor, üstü örtülen, unutturulan ‘hatıra’larını canlandırmak istiyordu. Bu insanlar bana güvenerek hem kapılarını hem de yüreklerini, düşüncelerini, belleklerini açtılar; kendilerinin ya da ailelerinin yaşam öykülerini anlattılar.
Karşıma çıkan Ermenilerin ifade edemedikleri, ifade etmek istemedikleri acılarla yaşadıklarını gördüm. Her Ermeninin, acılar denizinden bir damla, yangın yerinde açan bir çiçek, dağlanmış bir yürek olduğunu konuşa konuşa anladım.”
Kemal Yalçın