Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sessiz Çığlık

Tarık Dursun K.

En Eski Sessiz Çığlık Sözleri ve Alıntıları

En Eski Sessiz Çığlık sözleri ve alıntılarını, en eski Sessiz Çığlık kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
O
''İnsana kendi gölgesi düşman olursa...'' dedi rahip. ''Kitap; mum,baştan aşağıya alevden oluşur, der. Gölge, onun çevresine uğrayamazmış. Ama mum, ateşte bütün bütüne yok oldu mu, artık ondan ne bir ışık görürsün ne bir gölge... Değil mi?''
Sayfa 176 - Arvo YayınlarıKitabı okudu
O
''Rahip Allaf da böyle dedi bana geçen gün. 'Yalnız kendini sev, Yağmure,' dedi. 'Senin dışındakiler, sana karşı, senin için her zaman ikiyüzlüdürler, haindirler, kıskançtırlar, düşmandırlar,' dedi. İnsanın hayatı boyunca bir tek içten dostu olurmuş: 'Kendisi,' dedi. Çünkü her şeyimiz bölünmez ortaklıktaymış. Her şeyimiz: Sevgilerimiz, acılarımız, sevinçlerimiz birlikte yaşadığımız, birlikte iliklerimize kadar duyduğumuz ortaklıklarımızmış bizim.''
Sayfa 208 - Arvo YayınlarıKitabı okudu
Reklam
O
'' Yalvarma, kendini naza çekmenin dıştaki çelişkisidir, fakat gerçekte sevenle sevilen, görünüşte birbirinin zıddı olmakla beraber, birdir onlar. O yüzden aynanın yüzü yoktur. Yüzü olmamak da, yüzü olmanın zıddıdır. Çünkü aynayla yüz arasında yine gerçekte birlik vardır. Bunu anlatmak uzun sürer şimdi. Aklı olana bir işaret yetmez mi?''
Sayfa 276 - Arvo YayınlarıKitabı okudu
Kötü şiir İyi bir Hikayeci yapar sizi
Burada şiirin hikâyeye olan katkısını belirtmeliyim: Şiiri denemiş, yolunu şiirden geçirerek hikâyeye gelmiş olanlara bakın, yer yer bu “eksik” kalmış şair yanlarını hikâyelerinde (ve kaşla göz arasında) harmanlarlar. Orhan Kemal, Fahri Erdinç, Sabahattin Ali, Yaşar Kemal birer şiir geçmişine sahip hikâyecilerdir. Şiirden gelmek ya da şiiri denemiş olmak hikâyeciye(demin de söyledim sanıyorum) kelime ekonomisini öğretir. Şiir, kelimeleri değiştirmek, onlara şiirin kendine özgü depremiyle yeni anlamlar yüklemek sanatıdır, bunun üstesinden gelme becerisidir. Benim bu yukarıda saydıklarım, gerçekte şairdiler, ama kötü şairdiler. Şiirdeki başarısızlıkları, hikâyedeki başarılarına “yatak”lık etmiştir.
“İyi okur”luk sizi hem seçmeci yapar, hem seçkin.
Reklam
Hikâye, bir “şey”i sizin dışınızda bir başkasına (başkalarına) anlatmak, bu anlattığınız “şey”in içerdiğini, özünü (söylemek istediği ne ise, onu) yine bir başkası ya da başkalarıyla paylaşmak, bunu onlara iletmekle yükümlendirilir.
Röportajcı: Bir konudan, bir yaşantıdan mı yola çıkarsınız? Bunu ben de pek kestirmiş değilim. Yaşantı.. Evet, mümkün. Bir konu? Acaba hikâye için “konu” gerekli midir?
Yazmak, bana göre, benim için bir içsel dürtüdür. Bu dürtü hikâye yazmaya yönlendirir beni. Nasıl başlayacağımı bilemem. Benim için önemli olan, ilk cümledir, hikâyeyi başlatan ilk cümle. Konunun ne önemi var? Dürtü, ilk cümleyi buldurur bana, yazmaya oturtur. Yazdıkça da gelişir hikâye.
Röportajcı: Öykücünün yurdu, mekânı var mıdır sizce? Bir de neyin tanıklığını yapar; yazının mı, coğrafyanın mı, hayatın mı, bireyin mi? -Herkes yaşadığını, yaşamının dünüyle bugününden birikimine aldığını (tarihiyle, coğrafyasıyla, insanlarıyla birlikte) yanı sıra tanıklığını da yaparak aktarır.
51 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.