Dikkat bu kitapta yaşanmış sadistçe, insanlık dışı bir soykırımdan bahsedilmektedir. Hatta bunun uğruna kurgu da feda edilmiştir dersek daha doğru olur kitabı okuyunca ne demek istediğimi anlayacaksınız. Hani bazı yazarlar ideolojileri uğruna kurguyu geri plana atar ya, bu da öyle bir şey.. Tamamen geri planda değil kurgu tabi ki onu kastetmiyorum. Bunu da böyle bir şey olarak görüyorum. Görüyorum koca bir emek var sonuçta.
Kitabın konusuna hiç bakmadan başladım okumaya saçma bir aldatan, aldatılan hikayesi gibi duruyor ilk başta. İhanete hiç gelemeyen birisi olarak yeterince huzursuz etti beni, hiç beğenmedim bu yüzden. Üniversite yıllarında büyük bir aşk zannettiği adamla evlenir evlenmez çocuk yapıp aşkın yerini bıkkınlığa bırakmış kadın, boşanmak yerine eşini aldatınca çocukları ve eşine nihayet, ihanet ettiğini akıl eden kızımız iki arada bir derede kalır. Defalarca boşanmak istediğini söylemek istemesine rağmen başaramaz, bunalıma girer. O kadar sıkıcıydı ki kitap nasıl bitti anlamadım bazı sahneler haricinde merak unsuru hiç yok. Ama bazı yerlerinde ise kitabı elimden düşeremedim. Huzursuz edici bir şey daha var bu herkes için geçerli değil tabi ki ama müstehcenlik gereksiz bir şekilde çoğu sahnede vardı. Sadece bununla da kalsa iyi gereksiz uzundu da. Yarım kalmasın diye okumaya devam ettim. Bitmek bilmedi, kurgu öyle çok kesildi ki olayın başını unuttum o derece, araya girilmiş geriye dönüşlerden bir dönemedik, sevmedim bu yüzden. Beğenen olabilir ama ben kesinlikle sevmedim!