Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sıcak İlişkiler

Muzaffer Buyrukçu

Sıcak İlişkiler Gönderileri

Sıcak İlişkiler kitaplarını, Sıcak İlişkiler sözleri ve alıntılarını, Sıcak İlişkiler yazarlarını, Sıcak İlişkiler yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Çukurova
Orhan Kemal, gömleğinin düğümlerini çözdü, çemirlendi, her harfin tepesinde yüzlerce dinamitin patladığı bir sesle: "Bu ne lan, Buyruk, Çukurova'nın sarı sıcağını da geçti," dedi, nüfus cüzdanını yelpaze gibi kullanmaya başladı. "Gerçekten çok mu sıcak oluyor Çukurova?" "Sıcak da laf mı? Yakar, kavurur, soluk aldırmaz, iflahını keser insanın. Kuşlar pat pat düşer... Köpeklerin dili bir karış dışarıda, girer çıkar boyuna ağızlarına.. Güneş sanki Çukurovalı'yı cezalandırmak için mahsustan alçalır, adamın tedbilini şaşırtır." "Peki nasıl çalışır ırgatlar o havada?" "Düşe kalka, yuvarlana yuvarlana... Bayılırlar, başlarına güneş geçer, sıtmalanırlar... Felaket!" "Cehennem denen yer Çukurova olmasın?" "Ne demek olmasın? Çukurova'dır elbet... Aynı zamanda da bereketiyle cennettir. İnsan durduğu yerde üzerine tuz dökülmüş sümüklüböcek gibi erir, akar... akar ki ne akar, ırmaklaşır..." dedi öfkeyle: "Tokan hele."
Orhan Kemal’e sorarlar: Sen ne diyorsun bu bayramlara? Orhan Kemal rakıdan bir yudum alır. Başlar konuşmaya: “Bayram hayatımızın renklenmesine, hareket kazanmasına, dinamikleşmesine denir. Bayram bir bakıma ayrı ayrı zevkleri bir yana bırakıp, meydana gelen umumi bir zevki paylaşmaktır. Farklılıklarımızı, kibirlerimizi, gururlarımızı o gün için unutup bir kalıptan çıkmış gibi gibi bir potada eritmektir.” diye cevaplar...
Reklam
bayramlık not
Yıl 1961, yine bir bayram günü. ‘Edebiyatımızın mareşalı’ Muzaffer Buyrukçu, Unkapanı asfaltından Cibali’ye giren “daracık, bozuk kaldırımlı, taşları bir mısır koçanının üstündeki seyrek mısırlar örneği duran sokağa” girer. Eski İstanbul küfür, kavga ve yokluk kokmaktadır. Evinin yolunu tuttuğu kişi evde yoktur. Derken Buyrukçu bir kahvede beklemeye başlar. Aradan geçen bir saat kadar sonra köşeden, yanında bir arkadaşıyla beraber, evine gittiği kişi görünür: Orhan Kemal gelmektedir. “Ahan Buyruk düşmüş!” diyerek yanındakini dirsekler Orhan Kemal ve otururlar bir masaya. Muzaffer Buyrukçu bayramı vesile ederek Orhan Kemal’e “elini öpeyim, üstat” der. Şakacıktan kızan Orhan Kemal, “Başlarım ananın erkek oğlundan ha!” diyerek tersler onu. Derken laf lafı açar ve dost isimler geçer konuşmada. Onların da orada olmalarını isterler. Edip Cansever’in, Yaşar Kemal’in, Fikret Otyam’ın mesela. (Kaynak: Sıcak İlişkiler, Muzaffer Buyrukçu)