1973 tarihli ' Sesin Senin' başlıklı bu şiir C. Süreya şiirinin verilerini özetler bir bakıma. 'S' sesinin sık tekrarla dize başları. ortaları ve sonlarda verilişi, aynı sözcüklerin tekrarı.
dize bölme, anlam yükleyip, değiştimıe vb ... Bazı şiirlerde de ·ş-A- Ç ' sesleri özel olarak anılır. Yakın sesli sözcükleri bazen ardarda bazen de alt alta sıralar, ekler ve çekimlerden yararlanır.
Şelaleye Düşmüştür
Zeytinin dalı;
Celaliyim
Celalisin
Celali
Dizelerindeki ç, c, ş sesleri şiirdeki görselliğin yanı sıra ritmi oluşturur, 'Celali' imgesiyle de farklı anlam yaratılır.
'Türkü' de: 'Şimdi sen varsın gidiyoruz/Şu genç kız dizini dayamış/Şoförün ensesine/ Aslında o götürüyor bizi. Dizeleriyle birçok şiirinde olduğu gibi, görüntüden yola çıkarak düşsel dünyanın boyutlarını genişletir.
Süreya şiiri 'Ana sütüm' dediği türkçenin de tüm derinliğini ve zenginliğini dizelerinde duyumsatır.
önemlidir şair için ve de tüm canlılar için bir bitimi vardır. O bitime varmadan, ondan kaçmak için belki de ' Dört nala sevişmek lazım' der. Gün adlarını, günün tarihini, mevsim ve ayları şıkça dizelerinde kullanırken: yaşamın anlık görüntülerini mekanlara sabitleştirip adeta çivilemek ister.
Ölüm uçurgandır, ya da sonsuz bir tünel karanlığıdır dönüşü olmayan ... Hayatın diyalektiğini iyi bilen C. Süreya: bildiklerinden zaman zaman irkilir yalnızlığında.
"Ey sevgili yalnızlık
Senin günübirlik sokaklarında
Dopdolu bir öğle
Bir kuş serpintisini, ölümün
Canevine götürüyor."
Dizeleriyle adeta portresini çizen C. Süreya, yaşama ve sanata her zaman biraz içkili bakmış olsa da; ince zekası, sevecen yüreği, coşkusu ve baktığını iyi gören bir kültür adamının bilinciyle. türkçenin tüm güzelliğini şiire taşıyarak şiirimizde nefis bir tat bırakmıştır. O her zaman sevdalıdır..
Sabahlarla akşamların buluştuğu saatlere, aşılıp kapanan kapılara, istasyon da havalanan kuşlara, dostlarıyla muhabbete, bir bardağı tutan ele, yaşadığı yerlere ... Bir ömür sırtında sevdayı taşımak zor zanaattır. Bu zorlukları aşarken hüzünlendiği yerde umutsuzluk ve karamsarlık; yeislerden, mistik kapanışlardan uzaklaşarak yerini ironiye bırakır. Şiir aşktır ve bu aşk da kadınsız ayakta duramaz.
"Güzelsin sevgilim,
Ama çok yakından!"
Yaşamdaki tüm olgular O'nun temaları olsa da; doğal olarak ölüm, dirim, aşk, zaman, dostluk, umut ve direnç, alışkanlıklar, tarihsel olaylar, yaşadığı ülkenin yaşam biçimi, küçük insan çıkmazları, yaşadığı yerler, Turgut Uyar şiirinin bel kemiğini oluşturuyor. Bu temaları işlerken de; akşam, su, ölüm, kan, gözleri maden, yaz, at öğle sonrası, akşam alacası, mavi, şiir, türkü ve tekerlemelerden alıntılar, çocuk, alkol, sigara, silah, el vb ... sözcükleri sık kullanıyor.
'Eylül toparlandı gitti işte
Ekim filan da gider bu gidişle
Tarihe gömülen koca koca atlar
Tarihe gömülür o kadar'
Turgut Uyar'ı incelemeye başladığımda; genişliğini, yüksekliğini, derinliğini ölçemiyeceğimi düşündüğüm bir dağla karşılaştım. Şiirinin ana hatları az çok belli olsa da; tema ve sözcük zenginliği ilk kitaplarından başlıyarak dikkati çekiyordu. Artık şeklini. rengini bile unuttuğumuz binlerce nesne adı, binlerce görüntü, birçok yer değiştirmiş yaşamlar, alışkanlıklar, sevdalar bir uzun yolculuğa hazırlıyordu okuyucuyu. Bu yolculukta zaman zaman yorulsak da, şair hemen bizleri umuda ve dirence çağırıyordu ...
'taşınmaz hiçbir şeyini tutma
aldığın soluk verdiğin kadar olsun
dağlar ve ateş ve kan varken
şakaklarım zonguldak gibi uğuldarken
şaşıyorum gözyaşına'
TURGUT UYAR
' Ölüm ölüm üstün değilsin aşka'
Evet, her şeye üstün olabilir ölüm, her şeyin sonu olabilir ama üstün olamadığı tek yer, Turgut Uyar' ın deyişiyle aşktır, aşkın içinde kimlik bulan şiirdir. Bir İtalyan atasözün deki gibi 'her şeyden biraz kalır' ama sanattan, sanatçıdan geriye kalanlar birer tarih, birer dünya birer ömürdür. .. Zamansız ve mekansız yaşamlarını ölüm engelleyemez ...
Ama siz zavallısınız ben de zavallıyım
Eskimiş şeylerle avunamıyoruz
Domino taşlan ve soğuk ikindiler
Çiçekli elbiseleriyle yabancı, kalabalık
Gölgemiz tortop ayakucumuzda
Sevinsek de sonunu biliyoruz