Kitaba sıfır önyargıyla başladım. Herhangi bir beklentim de yoktu. Garip olan, kitap bitti fakat ben hala aynı düşüncedeyim. Yazarın aşırı kafası karışık onu söyleyerek başlamak istiyorum. Öncelikle romanın ilerlediği ortam belli değil. Karakterimiz insanları “yalancı turlara” çıkarıyor. Bu konu kitaba ilk başladığımda çok hoşuma gitmişti. Okuyorum, okuyorum. Yok, karakter birdaha böyle bir iş yapmadı. Bu da kitabın gerçekçiliğini yitirdi. Roman günümüz dünyasında işleniyor, ama onu bile düzgün anlatmıyor yazar. Ortada bir aile hatta çok köklü bir aile var, onu da doğru düzgün anlayamıyoruz. Bunlar her neyse bir şekilde hikaye akıyor da, kardeşim bu cadıların vizyonsuzlukları nedir ya. Bir bölümde, dünyanın kaderi kadar önemli bir yerde olan ana karakterimiz ve kız kardeşi oturup gelecek hayalleri kuruyorlar. Bir fantastik okuru olarak bunların dünyaya hüküm sürme ya da barışı sağlama gibi gerçekten baskın ve önemli şeyler olmasını beklersiniz değil mi? Cadılarımız, sevgilileriyle evlenip çocukları ve kocalarıyla mangal yapma hayalleri kuruyorlar. Gerçekten böyle bir sahne var ve ana karakterimiz olan mercy tamamen bu kafada br karakter. Kadın resmen enerji büküyor ama bir yandan trt 1 aile dizilerindeki akşam sofrasına oturtsanız hiç sırıtmaz. Bu gibi etkenler beni çoğu zaman hikayeden kopardı. Keşke ana karakterimiz bu kızın ikiz kardeşi olsaymış, çok çok daha eğlenceli olurmuş. Kısacası; hikayenin temeli yok,karakterler vasat, vizyon yerlerde. Reading slumpa sokamdı, ama iki gün sonra beni döndürüp kitabın adını sorsanız hatırlamam.