Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

hiçliğin ve mülkiyetsizliğin öyküleri...

Siyah

Uğur Özakıncı

Siyah Sözleri ve Alıntıları

Siyah sözleri ve alıntılarını, Siyah kitap alıntılarını, Siyah en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
...bu koskoca hayatı anlayabilmek için kavramlar yaratıyoruz, sonra da o kavramların içindeki minicik hayatlarla yetiniyoruz. Ne kadar da zavallıyız...
...her şey ağır yaralıydı. Aşk, özgürlük, ekonomi, politika ve çocukluğum; gazete manşetlerinde, radyo haberlerinde, kulaktan kulağa kanıyordu her şey...
Reklam
"anahtarsız her kilit böyle mutlaka kırılır... " dedi inleyerek,"... ve sen de anahtarsız bir kilitsin. "
Sayfa 42 - Can YayınlarıKitabı okudu
"... gerçek galipler, kaybettikleri halde ayakta kalabilenlerdir."
Sayfa 144 - Can YayınlarıKitabı okudu
çevremdeki insanlarla bağlarımı iyiden iyiye zayıflatmıştım. zaten hiç dostum yok. sevdiğim insanların sayısı da her geçen gün biraz daha azalıyordu. her anlamda yalnızlaşıyordum.
Sayfa 141 - Can YayınlarıKitabı okudu
"ama mutlak olan hiçbir şey yok aslında"
Sayfa 73 - Can YayınlarıKitabı okudu
Reklam
"...sonu 'tur', 'dır' ve 'dir' ile biten her cümle bir yargı cümlesidir ve ne yazık ki her yargı görelidir."
Sayfa 149 - Can YayınlarıKitabı okudu
"...benim buradaki tablolarımın çoğu parçalanmış hayatları anlatır. onların parçaladıkları hayatları. ama tablolarımı gelip satın alanlar da yine onlardır. tablolarımı sanki zaferlerinin bir kanıtı olarak görürler ve o zaferi paralarıyla taçlandırdıklarını sanırlar. bunu kimse kolay kolay çözemez. "
Sayfa 79 - Can YayınlarıKitabı okudu
- " (…) Bütün denizlerde boğuldum! Bütün ateşlerde yandım! Bütün akıl hastanelerinde yattım! Dur durak bilmeyen bir kâşif gibi, uzun yollar boyunca yorgun ve terli, suskun ve bilge, aykırı ve sıradan; aşkla tutkuyu, hayatla ölümü, yalanla doğruyu bir arada gördüm..."
Can yayınları
Uğur Özakıncı
Bu benim son hayatımdı. Bu, bütün uyumlulukların içinde, bir ısırganotu gibi, herkesle ve her şeyle uyumsuz kalmak, başka türlü olamamak, başka biçimde yaşayamamaktı. Bu, acı çekmekti. Bu, artık ağlayamamak, artık konuşamamak, artık tat alamamak, duyamamak, doyamamak ve ölememekti. Bu, sadece karanlıkta sevişmekti.
Reklam
"hayatın içindeki kavramları çekip alırsan, ortada hayat diye bir şey de kalmaz"
Sayfa 52 - Can YayınlarıKitabı okudu
"... kimliksiz dolaşmanın bedelini her şekilde ödedim. hiçbir kimlik kontrolünden geçemedim. oysa benim bedenimden dokuz kalibrelik mermiler geçti. benim ruhumdan yangınlar geçti. aklımdan sorular, sesimden sesler, sözümden sözler geçti. yüzünü yüzümde unuttu hüzün. rüyalarımda, elleri sopayı bir yığın adam, neresi olduğunu bilmediğim bir şehir meydanında, serçeleri döverdi hep ve acırdı ağzım her ölü kuşa bir isim koymaktan. belki de bu yüzden ben bütün uykularımdan hep nihavent makamında uyanırdım. selvi ağaçları gibi yaşlanmaktan bıktım. bir mezarlıktan bir başka mezarlığa taşıdım hayatı ve toprak, yaşamak istediği için linç edilenlerin seslerini çürütüyordu. bütün denizlerde boğuldum. bütün ateşlerde yandım. bütün akıl hastanelerinde yattım. dur durak bilmeyen bir kâşif gibi, uzun yollar boyunca yorgun ve terli, suskun ve bilge, aykırı ve sıradan, ölümcül ve doğurgan; aşkla tutkuyu, sadakatle ihaneti, hayatla ölümü, alçaklıkla erdemi, namusla namussuzluğu, yalanla doğruyu hep bir arada gördüm. işte bu yüzden, ne zaman sevişmek gelse aklıma, içime kan parçaları tükürdüm ve sonunda kendimi çaldım tanrıdan. çakmak taşları gibi sözcükleri çarpa çarpa, belki yakacağım bu mektubu da... hangi aynaya baksam, en usta aynacıların döktüğü bütün sırları deliyor suretim ve artık hiçbir şiire inanmıyorum. hiçbir yerden geliyorum ben ve hiçbir yere gidiyorum... "
Sayfa 18 - Can YayınlarıKitabı okudu
Uğur Özakıncı
bütün denizlerde boğuldum. bütün ateşlerde yandım. bütün akıl hastanelerinde yattım. dur durak bilmeyen bir kâşif gibi, uzun yollar boyunca yorgun ve terli, suskun ve bilge, aykırı ve sıradan, ölümcül ve doğurgan; aşkla tutkuyu, sadakatle ihaneti, hayatla ölümü, alçaklıkla erdemi, namusla namussuzluğu, yalanla doğruyu hep bir arada gördüm. işte bu yüzden, ne zaman sevişmek gelse aklıma, içime kan parçaları tükürdüm ve sonunda kendimi çaldım tanrıdan. çakmak taşları gibi sözcükleri çarpa çarpa, belki yakacağım bu mektubu da... hangi aynaya baksam, en usta aynacıların döktüğü bütün sırları deliyor suretim ve artık hiçbir şiire inanmıyorum. hiçbir yerden geliyorum ben ve hiçbir yere gidiyorum...
"... buz üzerine yazılar yazdım. camların buğusuna, denizin kumsalına, alnımı yalayan rüzgara. buz eriyecek, cam silenecek, kumsal yıkanacak ve rüzgâr duracak da olsa; buzun ömrü, buğunun direnci, kumsalın büyüsü ve rüzgârın hızı kadar yaşayabilmek içindi. bu yüzden her söze esirgeyen bağışlayan aşkın adıyla başladım. belki de bu yüzden hiçbir kadın bağışlamadı beni. hiçbir çocuk babalığımı, hiçbir baba çocukluğumu kabul etmedi.
kaç aynanın sırrını eskittiyse suretim yeter.işte mıhladım bütün lehçelerimi ağzıma.dudaklarıma tuzlu şarkılar kuşanıyorum.hangi kıyıya vurursam oraya gömün beni.ben deniz olmaya gidiyorum.
Sayfa 94 - Can yayıneviKitabı okuyor
25 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.