Siyaset Felsefesi Tarihinde Devlet kitaplarını, Siyaset Felsefesi Tarihinde Devlet sözleri ve alıntılarını, Siyaset Felsefesi Tarihinde Devlet yazarlarını, Siyaset Felsefesi Tarihinde Devlet yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Siyaset felsefesi tarihi, insan toplum ve devlet üçgeninde belirginlik kazanan birçok problemin yanı sıra devlet probleminin de yoğunluklu bir şekilde tartışıldığı bir alandır. Bu anlamda Siyaset felsefesi tarihi ilk çağdan günümüze kadar birçok devlet modelinin ve rejiminin ortaya çıkışının tarihidir.
Kitap ortaçağda tanrısal devlet modellerini, 17 ve 18. Yüzyıllarda Sözleşmeci devlet teorilerinin, 19. Yüzyılda ise, anarşizm, Marksizm, liberalizm mi Faşizm gibi siyasal ideolojilerinin doğuşunu inceliyor.
Alana ilgi duyan okurlara tavsiye ederim.
İyi okumalar!!
Faşizm açısından, insanların eşitliği ve özgürlüğü gibi ilkelerin değer ve önemi yoktur.
İnsanlar; örgütlenmiş olan sosyal kuruluşlarda (okullar) disipline edilmeli ve otoriteye boyun eğilmelidir.
Faşizm açısından devlet kutsal, Egemen ve de otoriterdir.
Toplumdaki bütün güçlere hükmeden ve onları sıkı bir denetim altında tutan devletin; Sosyal, siyasal, ahlaki ve ekonomik alanların tümüne müdahalede bulunma hak ve salahiyeti mevcuttur.
Faşist öğreti açısından insan; Ulus ve vatanın bir parçası olduğu için bütün bireysel çıkarlarını feda etmeli ve kutsal misyon uğruna ölümü bile göze almalıdır.
Faşizm; Temel argümanları itibariyle Devletin bekası uğruna bireylerin feda edilmesi inancına dayanır. Zira faşist öğretiler için birey değil, uyruk olmak esastır.
Devletin amaç bireyin ise araç olarak görüldüğü bu sistemde kişilerin devlete karşı eleştirel bir tavır içerisinde olmaları mümkün değildir.
Engels'in Devleti; mülkiyetin sahibi olan Egemen sınıfların, mülkiyetten yoksun sınıflara karşı kendilerini korumak maksadıyla kurdukları bir örgüt olarak tasvir edişi de Marksist teorinin devlet algısının özetidir.
İnsan; siyasal değil, sosyal bir varlıktır ve insan topluluğu tarih içerisinde özgür ve köle şeklinde belirlenen sınıflara ayrılmıştır.
Devlet ise bu yapı içerisinde herhangi bir sınıfın diğer bir sınıfı ezmek için kullandığı araçtır.
Sınıfsal ayrılıkların ortadan kalkması ve üretim araçlarının bütün bireyler için ortak hale gelmesiyle resmi erken siyasal niteliğini kaybedeceğini iddia eden Marksist öğretiye göre devlet, zaten ortadan kaldırılması gereken kötü bir şeydir.