Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Siyaset Üzerine

Baruch Spinoza

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Bütün bu kötülükler, tüm mutluluk ve mutsuzluğumuzun yalnızca bir şeye, sevgimizi yönelttiğimiz nesnenin niteliğine bağlı olmasından kaynaklanıyor gibi görünüyor. Çünkü bir şey sevilmediği zaman, eğer o yok olacak olursa hiçbir çatışmaya, hiçbir mutsuzluğa neden olmaz. Ona başka biri sahip olacak olursa hiçbir kıskançlığa, hiçbir korkuya, nefret ve kısacası zi- hinde hiçbir karışıklığa neden olmaz. Söz konusu karışıklıkların nedeni, yok olabilen şeylere duyulan sevgidir. Fakat ebedi ve sonsuz bir şeyin sevgisi, zihni katıksız mutlulukla besler ve onu her türlü acıdan arındırır. Bu yüzden ebedi ve sonsuz sevgi çok çekicidir ve tüm gücümüzle araştırılmalıdır
Sayfa 105 - Çeviri :Afşar Timuçin
Burada, gerçek iyiyle ne demek istediğimi ve ayrıca yüce iyinin ne olduğunu kısaca belirteceğim. Bunu gerektiğince anlamak için, iyiyle kötünün göreli terimler olduğu, farklı açılardan yaklaşarak aynı şeye iyi ve kötü ya da kusursuz ve kusurlu denilebileceği kavranmalıdır. Varolan bütün şeylerin aynı ebedi düzene ve doğanın değişmez yararlarına uygun olarak böyle davrandıklarını, özellikle bilincinde olduğumuz, hiçbir şeye kendi başına kusursuz ya da kusurlu diyemeyeceğimizi bilmeliyiz. İnsan (zayıflığı) bu düzeni seve seve idrak etmez. Fakat insan, kendininkinden çok daha güçlü bir insan doğası olasılığını idrak eder. O böyle bir doğayı elde etme yolunda hiçbir şey görmedikçe böylesi yetkinliğe götürecek her türlü araca iyi der. Yüce iyi,eğer olanaklıysa, öteki insanlarla birlikte böylesi bir doğadan zevk almaktır.
Sayfa 106Kitabı okudu
Reklam
İnsan olduğumu, insan olarak yanılabileceğimi biliyorum...
Daha önce söylediğimiz gibi insanları akıldan çok duygu yönetir, dolayısıyla insanlar birbirleriyle gerçekten uyuşmak istiyorlarsa ve bir tür olarak ortak ruha sahip olmak istiyorlarsa bunun nedeni aklın kavrayışı değil, daha çok umut gibi, korku gibi ya da acısı duyulan bir yoksunluğun öcünü alma isteği gibi ortak bir duygudur. Gerçekte tüm insanlar yalnızlıktan korkarlar çünkü hiçbir insan yalnızlık içinde kendini korumak ve yaşam için zorunlu şeyleri sağlamak gücüne sahip değildir, dolayısıyla insanların toplumsal duruma karşı doğal bir açlıkları vardır ve bu durumun bütünüyle ortadan kalkması hiçbir zaman gerçekleşmeyecek bir şeydir.
IV- Kadınlar doğaları gereği mi, yoksa toplumsal olarak mı erkeklerin yetkisi altındadırlar gibi bir soru sorulabilir. Toplumsal olarak bu durumdaysalar hiçbir neden bizi kadınları yönetimin dışında tutmaya zorlayamaz. Gene de deneye başvuracak olursak bu durumun onların zayıflığından geldiğini görürüz. Dünyanın hiçbir yerinde erkekler ve kadınlar birlikte egemen olmadılar. Erkeklerin ve kadınların bulunduğu her yerde erkeklerin egemen olduğunu, kadınlarınsa yönetildiklerini görüyoruz, böylece iki cins uyumlu bir biçimde yaşamaktadır. (...) Ayrıca iki cinsin eşit ölçüde egemen olması, hele erkeklerin kadınlar tarafından yönetilmesi olanaksızdır. Üstelik insan duygularını göz önünde tutarsak, erkeklerin kadınlara duydukları aşkın genellikle cinsel istek dışında kökeni bulunmadığını, erkeklerin kadınların zihinsel niteliklerini ve bilgeliklerini güzellikleri kadar önemsemediklerini, sevdikleri kadınların kendilerinden başkalarını da beğenmesine katlanamadıklarını düşünürsek barışa büyük zarar vermeden ekeklerle kadınların eşit ölçüde egemen olmalarının sağlanamayacağını kolayca görebiliriz.
Sayfa 70 - 71 Çeviri :Afşar Timuçin
Devlet hesabına kurulmuş tüm üniversiteler zihni geliştirmekten çok koşullandırmak için açılmışlardır. Oysa özgür bir cumhuriyette bilimleri ve sanatları geliştirmenin en iyi yolu herkese kendi parasıyla ve ünden yoksun kalmak pahasına öğrenim yapmak özgürlüğünü tanımaktır.
Sayfa 51
Reklam
İnsanlar barış sayesinde bir kere korkudan kurtuldular mıydı, daha önce uygar ve insancıl kişiler olsalar da yavaş yavaş vahşi ve barbar kişiler durumuna gelirler ve bu yüzden gevşekliğe ve tembelliğe düşerler. Birbirlerine artık erdemle değil gösterişle ve bollukla üstün gelmeye çalışırlar, yurtlarının törelerini tiksintiyle karşılamaya ve yabancıların törelerini benimsemeye başlarlar, yani köleleşmeye başlarlar
Sayfa 63 - 64 Çeviri :Afşar Timuçin
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.