Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Siyasette 35 Yıl 1. Cilt

Süleyman Arif Emre

Sayfa Sayısına Göre Siyasette 35 Yıl 1. Cilt Sözleri ve Alıntıları

Sayfa Sayısına Göre Siyasette 35 Yıl 1. Cilt sözleri ve alıntılarını, sayfa sayısına göre Siyasette 35 Yıl 1. Cilt kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bugün gelişmiş ülkelerde İKİ TÜR POLİTİKACI vardır: Birincisi, ülkesini dış sömürüden kurtarmak için çaba sarfeden politikacı. Diğeri ise, ülkesini dış sömürüye alabildiğine açık tutan, bundan çıkar sağlayan politikacı.
Ayrıca, her insanın inandığı davanın ve sistemin gerçekleşmesi için millet ve memleketine karşı yapmaya mükellef olduğu, kaçınılmaz hizmetleri vardır. Siyasi aksiyon bu hizmetlerin başında gelir. Her ne kadar fikre karşı fikirle mücadele etmek önemli ölçüde, bu hizmetlerin ifâsı demek ise de fikrin ve sistemin, sadece kitaplarda ve yayın organlarında savunulması yetmez. Onların cemiyet hayatında tatbik edilebilmesi ancak fikri çalışmalara ilaveten fiilî çalışmaların, dernekleşmenin ve partileşmenin fikirle birlikte yürütülmesini gerektirir. Bir cemiyette, işlerin iyi gitmesi için, inanılır, güvenilir ve dürüst insanların yönetimin içinde ve başında olması gerekir. Böyle olmazsa, işler ehliyetsizlere, liyakatsizlere ve devlet imkanlarını şahsi menfaatleri uğurunda istismar edenlere, milleti ve ülkeyi sömürenlere ve başkalarına sömürtenlere kalır. Ve işin içinden artık çıkılamaz.. Peygamber Efendimiz'in bir hadis-i şerifinin sirri tecelli eder; "İŞLER NA EHİLLERE (ehil olmayanlara) VERİLİRSE KIYAMETİ BEKLEYİNİZ." Ehil kişiler siyasetten kaçınırsa, onların kimseden şikâyet etmeye hakları kalmaz.. Bizde ise bu gerçeğin tam tersine olan görüşler âdeta iyi insanlara kesin bir felsefe olarak kabul ettirilmiştir. -Siyaset bir bataklıktır, yaklaşmamak lazım. -Siyaset iyi insanların işi değildir. -Müslüman siyasetle uğraşmaz. İbâdetinde, işinde-gücünde olmalı. Hâlâ bu prensiplere büyük bir kesimin riayet ettiği (uyduğu) bir ortamda bulunuyoruz maalesef..
Reklam
Ehliyetli kimselerin dışlandığı veya kendilerini dışladığı bir siyasi ortamda, tesadüfen dahi olsa işler iyiye gitmez. Milletlerin gerek manevi ve gerek maddi bakımlardan saadet ve selamet içerisinde yaşayabilmesi ancak o cemiyetlerde ahlak ve faziletin hakim olmasına bağlıdır. Bu da ancak, ahlak ve fazileti fiilen yaşayan, tatbik eden kimselerin ve kitlelerin cemiyete yön vermesiyle gerçekleşebilir. Bunun için de bu gerçeklere inananların devamlı mücadele vermeleri şarttır.
Siyasetten Uzak Durun Diyenler Dindarlar..!
1- Siyaset bir bataklıktır, yaklaşmamak lazım. 2- Siyaset iyi insanların işi değildir. 3- Müslüman siyasetle uğraşmaz. İbadetinde, işinde gücünde olmalı. Hala bu prensiplere büyük bir kesimin riayet ettiği (uyduğu) bir ortamda bulunuyoruz maalesef.
Sayfa 17 - MGVKitabı okudu
Siyasetten Uzak Durun Diyenler Dindarlara Karşı Cevap..!
Ehil kişiler siyasetten kaçınırsa, o cemiyette yaşayanların şikayet etmeye hakları olmaz.
Sayfa 17 - MGVKitabı okudu
Vaktiyle avukatlık devresinde, Çankırı'nın Şabanözü İlçesi'nde bir yayla keşfine gitmiştik. Güzel ve münbit görünüşlü bir arazide köylülere, merak ederek sordum. "Bu tarlalardaki ekin nedir? Buğdaya benzemiyor, niçin buğday ekmiyorsunuz bu güzelim yere?" dedim. Köylüler "Bey bu ekinler çavdardır. Biz bu araziye buğday ekiyoruz, bir kaç sene sonra bu toprağın hususiyetleri buğday tohumunu çavdara tebdil ediyor" dediler. Ben bu inanılmaz cevabı, sonra ziraatçilerden tahkik ettim. Mümkün olacağını söylediler. Bizim sihirli değnek kullanarak ülkeyi zahmet çekmeden düzeltmek isteyen bazı taklitçi insanlarımız da, Batı'dan getirdikleri tüzük veya sistemleri hususi ve mahalli şartları düşünme zahmetine katlanmadan olduğu gibi uygulamaya koyuyorlar. Menfi netice veriyor. Kanunlar çavdara dönüşüyor. Şartların ıslah edilmesi veya şartlara en uygun çözümün bulunmasına gelince o iş sulu namazdır, biz o işe gelemeyiz deniliyor.
Reklam
Hocalarımız, bize hukuk fakültesinde, ahlak nizamı ile hukuk nizamının münasebetini anlatırken şu gerçeği vurgulamışlardı. Bir cemiyette ahlak nizamı tam ve kamil manada hakim ise hukuk nizamına görev kalmaz. Çünkü herkes kendiliğinden hakka riayet eder mahkemeler işsiz, hapishaneler boş kalabilir.
Eğer Bir Cemiyette Ahlak Bozulmuş İse..!
Hocalarımız, bize hukuk fakültesinde, ahlak nizamı ile hukuk (kanun) nizamının münasebetini anlatırken şu gerçeği vurgulamışlardı. Bir cemiyette ahlak nizamı tam ve kamil manada hakim ise hukuk nizamına görev kalmaz. Çünkü herkes kendiliğinde hakka riayet eder mahkemeler işsiz, hapishaneler boş kalabilir. Eğer bir cemiyette ahlak bozulmuş ise, bozulduğu nispette onun yerini hukuk doldurmaya çalışır. Uygulanmayan her ahlak kuralının zorla uygulanmasını sağlamak icabet ettiğinden bir kanun hükmü olarak ortaya çıkar, cezai müeyyidelere (yaptırımlara) bağlanır. Yani ahlakın alanı daraldıkça hukukun alanı genişler, bunlar birbiri ile ters orantılıdır.
Sayfa 18 - MGVKitabı okudu
Bir toplulukta veya bir ülkede yönetimin daha iyi olmasını istiyorsak, daha iyi yönetime liyâkat kazanacak şekilde cemiyetin manen, fikren ve ahlaken gelişmesi gerekir. Aksi halde, daha iyi yönetimlere erişmek bir hayâl olur. Çünkü nasıl isek yöneticiler de öyle olacaktır. Halk lisanı ile "Tırhallı, birhallı olacağız" veya başka deyişle; "Tencere yuvarlanır kapağını bulur..."
Peki öyleyse ne yapmaya mecburuz? Hak ve adalete riayet eden sistemi içimizde kurmak zorundayız. Bu nasıl olacak? İçimizde kendimizi tenkit eden bir merkez, bir şuur oluşturmak ihtiyacı içerisindeyiz. Bu merkezin vazifesi iç muhalefettir. Yani menfaatçi olan, kendini beğenen, başkalarına haksızlık etmek isteyen nefsimize karşı; hakkı savunan başkalarının menfaatlerinde de adil ölçüler içinde gözetmeyi teklif eden, kendimizin eksiklerini, kusurlarını gören ve bunların düzeltilmesi için çaba sarfeden, kimseye haksızlık edilmesini istemeyen bir iç merkezden, bir başka iç otoriteden, eski tabirle ikinci bir nefisten, kimlikten söz etmek istiyorum. Bu hali tıpkı içimizde bir muhalefet partisi kurmaya benzetebiliriz. Çoğulcu demokraside dış alemde yapılan bu değil midir? Bu işi önce içimizde yapmalıyız İçimizde yapacağımız seçimlerde haklı olan tekliflerle haksız olan tekliflerimizi birbirinden ayırmalı, haklı olanı iktidara getirmeliyiz. Buna batılılar "otokontrol" diyorlar. Ama bana sorarsanız bu iç alemimizdeki rejimin kemale erişmesini dinimiz sistemleştirmiştir. Dinimiz içimizdeki her türlü fenalıkları emreden merkeze, otoriteye nefs-i emmare demiştir. Nefs-i emmarenin diktasını, cuntasını iktidardan indirmek için onun karşısına nefs-i levvamenin kurulmasını emretmiştir. Nefs-i levvame kendi kendini levmeden, tenkit eden, beğenmeyen, beğenilecek huyları beğenilmeyecek huylardan ayıklayan, iyi huyları iç iktidarda tutan, kötü huyları iç iktidardan düşüren nefis demektir. Bu terimler bizzat Kur'an-ı Kerim'in terimleridir.
62 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.