On dokuz hikayeden oluşan Son Kuşlar kitabında en sevdiğim hikaye kitaba da ismini veren Son Kuşlar oldu. Küçücük kuşlardan et bile çıkmayacakken onları sadece pilava katmak için avlıyorlar. İlerleyen zamanlarda artık kuşlar gelmez oluyor.
"Vaktiyle bu Ada'ya bu zamanda kuşlar uğrardı. Cıvıl cıvıl öterlerdi. Küme küme bir ağaçtan ötekine konarlardı.
İki senedir gelmiyorlar.
Belki geliyorlar da ben farkına varmıyorum."
Kuşlar gelmiyor ama artık gökyüzünü uçaklar doldurmuş onların sesi geliyor.
İnsanlar kendi bahçelerini süslemek için yollardaki çimenleri yok ediyorlar. Bu da yine doğanın güzelliklerini bozuyor ve çamurlaşmaya sebep oluyor.
"Kuşları boğdular, çimenleri söktüler, yollar çamur içinde kaldı."
Daha sonraki öykülerinde Mercan Usta'yı ve Barba Antimos'u anlatan Abasıyanık sanata, doğaya saygısı olduğunu gösteriyor. Adaları seviyor, ada yaşantısını, denizleri seviyor. Hayvanları köpekleri ve kuşları seven bir insan olarak bize de güzel hikayeler bırakmış.
"Dünya değişiyor dostlarım. Günün birinde gökyüzünde güz mevsiminde artık esmer lekeler göremeyeceksiniz. Günün birinde yol kenarlarında toprak anamızın koyu yeşil saçlarını da göremeyeceksiniz. Bizim için değil ama, çocuklar, sizin için kötü olacak. Biz kuşları ve yeşillikleri çok gördük. Sizin için kötü olacak. Benden hikayesi."